1 Aralık 2009 Salı

İngiltere'den izlenimler


Ülkemizin bayan spor yazarlarından biri olan Gülengül Altınsay, İngiltere'deki futbolu, taraftarları, çok güzel detaylar ve bilgiler vererek bize anlatıyor


Ada’dan futbol manzaraları

Holloway Road üzerindeki Türk lokantasına, başlama vuruşu ile girdik. Ekranda Beşiktaş – Sivasspor maçı vardı. Çevremizde de Emirates’den çıkmış üzgün Arsenal taraftarları... Maçı Beşiktaş kazanınca bizim yerimize onlar tezahürat yaptılar. Ne de olsa Manchester United’ı yenmiş takımdı Beşiktaş. “Avrupa Kupası’na kalırsınız” dediler. “Bu gidişle biz de orada oynayacağız.” Arsenal Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkmıştı ama onlar Chelsea yenilgisinden sonra gelecek için pek umutsuzdu. Benim için İngiltere’deki en uzun futbol haftası böyle kapanıyordu. Yorucu ama eğlenceli.

En çok Arsenal’da Emirates’in hemen yanındaki pub’da eğlendim. Pub’a girerken küçük bir sınavdan geçtik. Arsenallı olmayanlar içeri alınmıyorlardı çünkü. Pub’ın adı da zaten “Gunners – Topçular”; Arsenal’in resmî pub’ı gibi bir yer... İçeri girdiğimizde tıklım tıklım pub’da canlı müzik olması ve herkesin ayakta şarkılara avaz avaz eşlik etmesi büyük sürprizdi doğrusu. Ünlü pop şarkılarını uyarlamışlar. Bizim taraftarın deyişiyle “beste” bunlar. Kimi övgü kimi tepki bestesi. Disko müziği tadında insanı yerinde durdurmayan şarkılar. Kesinlikle ne marşlara benziyor ne de sloganlara. Tabii şarkı aralarında “Arsenal” tezahüratları da unutulmuyor. Ara sıcakları gibi. Şarkılardan biri, Gallas’a ya da Bergkamp’a hayranlık dolu sözler içeriyor, diğeri Adebayor ya da Ashley Cole gibi Arsenal’dan giden futbolculara nefret... Özellikle Chelsea’ye transfer olan Ashley Cole’a belli ki çok kızgınlar. “Ashley Cole’dan nefret edenler yere çömelsin” diyor mikrofonlu şarkıcı, herkes yere çömeliyor. Sonra “Ashley Cole dan nefret edenler ayağa kalksın” diyor, herkes ayağa kalkıyor. Şarkı söylüyorlar, zıp zıp zıplıyorlar, acayip eğleniyorlar.

İnanılmaz canlı bir atmosfer. Ve inanın stadyumda, örneğin Emirates’de aynı ruhu bulmak mümkün değil. Zaten stadyumların bu kadar büyütülmesi bir şeyleri azaltıyor galiba. Mesela Fulham’ın stadı Craven Cottage çok daha samimi, çok daha etkili... Bu arada Gunners pub’ı tezahürattan yıkılırken tv ekranlarında Everton-Liverpool maçı oynanmaktaydı ve tabii Everton destekleniyordu. “Rakibimin düşmanı dostumdur “anlayışı orada da aynen geçerliydi. Everton’ın atılan ama ofsayt olduğu için sayılmayan golleri epey bir heyecan yarattı. Ne var ki gün Arsenallılar için şanssız bir gündü bir kere. Everton’a karşı Liverpool kazandı. Ardından da hem de kendi sahalarında Chelsea’ye 3-0 kaybettiler. Bu arada Ashley Cole da kendisinden nefret eden Arsenal taraftarlarından intikamını fena şekilde aldı. Gollerdeki payı büyüktü.

Bir gün önce ise evim gibi bildiğim Craven Cottege’daydım. Fulham, Bolton’u ağırlıyordu. Mütevazı taraftarlarının arasındaydım yine. Sol tarafımda seksen yaşlarında bir taraftar, sağ tarafımda ise çok genç bir çift vardı. Yaşlı amca sürekli taktik verdi takımına, genç çift ise yerlerinde duramadı, sürekli tezahürat yaptılar. Galiba yaşlılarla gençler böyle bir iş bölümü yapmışlardı. Tıpkı bizdeki gibi çok sayıda teknik direktör vardı etrafta. “Boşluğu görsene”, “Oyunu açsana”... deyip durdular. Önce mağlup duruma düştüler sonra beraberliğe sevindiler. Doksan dakikanın sonunda da takımlarını yine bağırlarına bastılar. Değişen bir şey yoktu yani Fulham cephesinde.

Ve gidelim en başa. Old Trafford benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. United’ı yenmek tabii ki müthişti. Bahsettiğim o değil; maçın başlamasına on dakika kala tribünleri dolduran seyircinin neredeyse sessizce maçı izlemesiydi hayal kırıklığım... Küfür yoktu ama coşku da... Bizim bir avuç taraftarımız ise yeri göğü inletti. Güvenlik görevlisi steward’ları çaresiz bıraktı. Bizimkiler, önce oturtmaya çalıştılar. Bir taraftarın “ne oturuyoruz arkadaşlar” isyanıyla bütün maçı ayakta izlediler. “Aşırı tezahürat” gerekçesiyle aradan adam almayı denedi güvenlikçiler. Ama geri püskürtüldüler ve çaresiz maçın bitişini beklediler...

İnsan tam burada düşünmeden edemiyor. “Statlara huzur getirirken bazı şeyleri öldürmeyelim” diye. Küfüre, ırkçı ve cinsiyetçi söyleme hayır. Ama futbolun ruhunu yok eden, futbol seyircisini tiyatro seyircisi haline getirecek önlemlere de hayır... Bir diğer Manchester gözlemim de insanların rakip taraftara karşı gösterdiği olgunluk. Hayran olmamak mümkün değil. Maç öncesinde ve sonrasında Beşiktaşlı taraftarlar şehrin her yerinde şarkılar söyledi, sloganlar attı. Tepkiyle değil, sempatiyle karşılandılar. Tabii burada unutmamak gerek; kentin yarıdan fazlası City taraftarıydı.

İşte İngiltere’den futbol manzaraları bunlar... Hem yakın, hem uzak.


Bağlantı:
http://www.sporyazarlari.com/FFutbol/be-ikta-/gulengul-alt-nsay/01-12-2009/adadan-futbol-manzaralar-/171269.aspx

Hiç yorum yok: