30 Aralık 2010 Perşembe

Kaspars Kambala Petkim'de..




Beko Basketbol Ligi takımlarından Aliağa Petkim, daha önce Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker'de de forma giyen Letonyalı oyuncu Kaspars Kambala ile anlaşmaya vardı.

Aliağa Petkim Genel Menajeri Birtan Saka, sezon sonuna kadar geçerli sözleşme imzaladıkları pivot Kambala'nın 32 yaşında, 2.06 boyunda olduğunu, son olarak Bulgar takımı Lukoil Akademik'te oynadığını bildirdi.

Kambala'nın daha önce Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker'de forma giydiğini, ayrıca Euroleague'de sayı kralı olduğunu belirten Saka, ''Jerry Randle, Lamar Hunter, Gerald Fitch'in yanına Kambala'yı da dahil ettik. Aliağa Petkim bu transferle Beko Basketbol Ligi'nde üst sıralarda yer almaya çalışacak'' dedi.

Kambala, 13 Aralık 2006'da ULEB Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe'nin Yunanistan'ın Aris takımı ile oynadığı maç sonrası alınan idrar örneğinde yasaklı maddeye rastlanılması üzerine 2 yıl ceza almıştı. Letonyalı oyuncu, cezalı olduğu süre içinde ABD'de profesyonel boks yapmıştı.

http://www.ajansspor.com/basketbol/tbl/h/20101230/kaspars_kambala_petkimde.html?ref=satb1

DEMİRÖREN: TÜRKİYE'DE ÇIĞIR AÇTIK

Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in Almedia'nın transferinin nasıl gerçekleştiğini ve ileriye dönük hedeflerini anlattığı ropörtaj.

Seba: "O başarılar beni ayakta tutuyor"



Beşiktaş'ın efsane başkanı Süleyman Seba, kulübün sembol isimleriyle bir restoranda bir araya gelip hasret giderdi

Beşiktaş'ın onursal başkanı Süleyman Seba, unutulmaz şampiyonluklar yaşadığı futbolcularla Dikilitaş’ta bir restoranda biraraya geldi. Kulüp tarihine damgasını vurmuş futbolcular ve efsane başkan hem yılbaşını kutladı hem de eski günleri yad etti.

Uzun süreli yaşamını başkanlık dönemindeki başarılara bağlayan Süleyman Seba, "Biz yönetiminden taraftarına ve oyuncusuna kadar büyük bir aileyiz. Benim böyle uzun yaşamamın sebebi, o dönem kazanılan başarılar ve yaşanan heyecandır. Beşiktaş’ta yaşadığımız üst üste şampiyonluk dolu günleri çok özledim" dedi.

O dönemi unutulması zor olarak nitelendiren Seba, "Bizim dönemimizde ne kavga ne gürültü vardı. Demek ki iyi şeyler yapmışız. O dönemki kadro ve yönetim unutulmaz oldu. Dönemin başarılı oyuncuları şimdi de önemli işler yapıyor. Bugün takımlarını başarıyla çalıştıran Rıza Çalımbay, Samet Aybaba ve Ziya Doğan gibi isimlerle gurur duyuyorum" diye konuştu.

Seba ile bir araya gelen Beşiktaş’ın efsane futbolcuları arasında Metin Tekin, Ulvi Güveneroğlu, Mehmet Özdilek, Şenol Fidan, Halim Okta, Haluk Özgerçek, Recep Çetin, Zeki Önatlı, Gökhan Keskin, Mete Bozkurt, Ömer Gülen, Fahrettin Eldek, Metin Uzun, Sarp Yiğit ve Hakan Yurtvermez gibi isimler bulunuyordu.

http://www.goal.com/tr/news/454/t%C3%BCrkiye-haberleri/2010/12/30/2282818/seba-o-ba%C5%9Far%C4%B1lar-beni-ayakta-tutuyor

Galatasaray Cafe Crown 67 - Fenerbahçe Ülker 56 (Foto Galeri)

Galatasaray Cafe Crown, Beko Basketbol Ligi’nin 12. hafta maçında Fenerbahçe Ülker ile karşılaştı. Galatasaray, Abdi İpekçi Spor Salonu'ndaki mücadeleden 67-56'lık skorla galip ayrılarak Beko Basketbol Ligi'nde liderliğe yükselmeyi başardı.

Kalabalık burası...

Başlamasından belli bu maçın çetin olacağı.

Futbol mu, basket mi?

Atkı şov...

Yoğun bir poz verme çabası.

Sevinmeyi özlemiş...

Stop! Bu sahneyi yeniden çekiyoruz.


Hanginizle? Meltem muallakta.

Kaan Kural: Farkı Tutku yarattı
Avni Başoğlu: Kırılma noktasına en güzel örnek!

29 Aralık 2010 Çarşamba

İSPANYA'DA 2010 YILININ EN İYİ 2 GOLÜ

Marca gazetesinin kendi internet sitesinde gerçekleştirdiği oylmada en iyi gol Messi'nin Zaragoza'ya attığı gol olurken, Ronaldo'nun Vllareal'e attığı frikik golü de en iyi ikinci gol seçildi.

Kim çözer şiddeti?


Beşiktaş-Bursaspor maçında çıkan olaylar cümle âlemde had safhada bir hassasiyet yarattı.

Beşiktaş-Bursaspor maçında çıkan olaylar cümle âlemde had safhada bir hassasiyet yarattı. Bu yüksek seviyede sorumluk duygusunun en normal neticesi, ellerindeki en güzel oyuncak olan kanunla oynamaktır. Cezanın ne olacağı, ellerine aldığı hamurdur. İstedikleri gibi yoğururlar. Hiçbirinin aklına gelmez: Ceza o kadar yükseğe çıkarsa, onu yere indirip oyuna sokacak kim var?

Sporda Şiddet Yasası’nda değişiklik yapılacak, cezalar arttırılacakmış. Buna çok gülüyorum. Çok acıyorum. Buna harcadıkları mesaiyi, Meclis’ten çıkıp Tunus Caddesi’nde bir kahvede king oynamaya harcasalar daha iyi ederler.
Onlar cezaları ne kadar arttırmayı düşünürken, İstanbul’un orta yerinde 15-16 yaşındaki top oynayan bebelere tekme tokat girdiler.
Ertesi gün Rize’de hentbol oynayan kız çocukları saç saça başa başa oldular. Bunlar basına yansıyan hadiseler. Geçen hafta sonu hangi ilde, hangi amatör kümede neler olup bitti?

Florya’daki skandalın ardından kurumlar açıklama yaptı. İçimiz ferahladı. Üstelik o açıklamayı yapanlar arasında taraftar grupları da var. İyi de bu da bir mafya yasası olmasın? Öldürdüğü adamın cenazesine çelenk gönderir, aileden biriyse, çoluk çocuğu dahil ciddi yardım yaparmış.
Boş verin bunları. Florya’da top oynayan çocuklara saldıran o yavşakları taraftar bilir. Aynı gün taraftar gruplarına o bit yavrularının adları gelir. Onları polisin gözaltına alıp, burnu kırılan çocuklarla yüzleştirmesine gerek yok. Kulübünden önce futbolu seven o taraftarın, o yavşaklara ne yapacağını merak ediyorum. Çünkü ancak taraftarın keseceği ceza o alçakların üstünde tesir yaratır.

Asliye veya sulh cezada yargılanıp üç beş ay ceza alırlar, cezaları paraya çevrilip ertelenir ya da ertelenmez, parayı da öderler. Hatta stada belki altı ay girme yasağı alırlar, arttırılırsa bir yıl tribüne giremezler.

Ne olur?

Lafa gelince kınayan, şova gelince o yavşağa içerden çıkmış kahraman muamelesi yapan taraftar grubu, bu işi çözemez.
Hangi taraftar çözer? Lafıyla kınayan, eylemiyle o saldırganları arasına almayan taraftar...

http://www.sporyazarlari.com/FFutbol/futbol-genel/erkan-gologlu/29-12-2010/kim-cozer-siddeti-/300517.aspx

Galatasaray-Fenerbahçe: Bir Basketbol Derbisi



Galatasaray Cafe Crown, Beko Basketbol Ligi’nin 12. hafta maçında 29 Aralık Çarşamba akşamı Fenerbahçe Ülker ile karşılaşacak. Abdi İpekçi Spor Salonu’ndaki mücadele, saat 20.00’dan itibaren Spormax’ten naklen yayınlanacak.

Takımlardan bilgiler:

Galatasaray
Maça Doğru: Galatasaray CC - Fenerbahçe Ülker
Fenerbahçe Ülker Maçı Biletleri Tükendi

Fenerbahçe
Fenerbahçe Ülker’in rakibi Galatasaray Cafe Crown


Haberler
Mahmuti: "Destek bekliyoruz"
"Küfür ve hakaret olmasın"
"Salonun dolması oyuncularımızı motive eder"
Potada dev derbi
Barış sınavı

Forumlar
tribündergi
gscimbom.com
gsbasket.org

Son maçları

Maç Yayını
Spormax
galatasaray.org
tbf.org.tr


Başabaş, çok sert bir derbi olacak. Bir tarafın farklı kazanmasını beklemek hayalcilik olur. Maçta olay çıkar mı, diye bir düşünce herkesin kafasında vardır. Maç bitene kadar da olacaktır...

28 Aralık 2010 Salı

Yarın iyi şeyler olmayabilir!


Beşiktaş-Bursaspor gerginliği salona sıçradı. TOFAŞ maçına taraftarların intikam için akın edeceğini duyan Beşiktaşlılar, emniyeti uyardı.

Beşiktaş ile Bursaspor arasındaki gerginlik, futbol dışına da taşıyor! Beko Basketbol Ligi'nin 12. haftasında oynanacak TOFAŞ-Beşiktaş Cola Turka maçı öncesi herkes diken üstünde.

Bursasporlular'ın forumlarda organize olmaya başladıkları ve yarın Atatürk Spor Salonu'nda yerini alacakları öğrenildi. İnönü Stadı'nda yaşananları unutmayan yeşil-beyazlı taraftarlar, sanal ortamda intikam vurgusu yaparak olası yeni olayların sinyalini verdi. Bunun üzerine harekete geçen Beşiktaş Basketbol Şubesi Sorumluları, Bursa Emniyeti'ne intikam konusunda uyarıda bulundu.

YA KARŞI KARŞIYA GELİRLERSE...
Yarın Bursa'da gerçekleşecek mücadelede deplasman taraftarı yasağı söz konusu değil. Beşiktaşlılar ile Bursasporlular'ın karşı karşıya gelmesini istemeyen yetkililer, taşkınlıkları önlemeye kararlı. Bilindiği üzere Beşiktaş- Bursaspor futbol maçı öncesi gerekli önlemler alınmamış ve faturası ağır olmuştu.

http://www.htspor.com/beko_tbl/haber/585711-kartaldan-intikam-uyarisi

İlgili Bağlantılar
http://www.tribundergi.com/forum/viewtopic.php?f=15&t=73118
http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?h_no=19272&k_id=4

Beşiktaş Yüksek Maliyetli Transferleri Nasıl Yapıyor?



Beşiktaş’ın transfer ettiği futbolcular hem kariyerleri hem de fiyatları ile tüm kamuoyunu şaşırttı. Nasıl şaşırtmasın? Quaresma, Guti, Almeida ve Simao gibi ünlü isimler, sıradan bir futbolcuya verilebilecek bonservis ücretleri ve yıllık ücretle Türkiye’ye getirilebildi. Futbol yorumcuları ve spor adamları bu çok başarılı transferleri hayretle izlerken “Bu işin içinde bir bit yeniği var” türünden cümleleri de duyduk.

Hatta bir spor yorumcusu Beşiktaş’ın antrenman tesislerini kastederek “Ümraniye’de petrol mü buldunuz” diye şaka yollu gönderme bile yaptı. Ancak işin aslında ne olduğu dün borsa kulislerinde patladı. Borsa kulislerini sallayan habere göre BJK’nın mütevazı fiyatlarla transfer ettiğini açıkladığı futbolcuların asıl sahipleri uluslararası dev bir fon. Beşiktaş bu futbolcuların bonservislerinin ancak yüzde 20’sinde bilemediniz yüzde 30’unda söz sahibi. Beşiktaş’ın borsaya açıkladığı bedeller de sadece kulübün cebinden çıkan rakamlar. Futbolcunun sözleşme bedelinin fon tarafından ödenen kısmı ise açıklanmıyor.

ALMEIDA’NIN SAHİBİ FON
Peki bu süreç nasıl işliyor? Uluslararası fonlar, futbolcuları aynı şirketler gibi görüyor. Futbolcu’ya yatırım yapan fon, futbolcuyu bir futbol kulübü ile birlikte satın alıyor. Futbolcunun bonservisinin ya tamamı veya yüzde 70-80 gibi büyük kısmı fonda bulunuyor. Amaç gerçekleşip futbolcunun piyasa değeri artınca da satış listesine konulup satılıyor. Fon futbolcunun bonservisi için ödenen paranın büyük kısmını alarak parayı cebine koyup çıkıyor.

Özellikle yıldız olma potansiyeli taşıyan futbolculara yatırım yapan bu fonlar, Almeida, Quaresma gibi bir dönem parlayan ancak daha sonra sönmeye yüz tutmuş futbolcular ile genç futbolcuları tercih ediyor. İddiaları sorduğumuz adının açıklanmasını istemeyen bir Beşiktaş yöneticisi, Werder Bremen’den 2 milyon Euro’ya alındığı açıklanan HugoMiguel Pereira de Almeida’nın fonla ortak alındığını doğruladı ve “Alırken de satarken de ortak olunan birmodelimiz var” dedi. Yönetici diğer oyuncularda bu durumun söz konusu olmadığını kaydetti ancak Quaresma, Guti ve Simao’nun da fonla ortak alındığı yönündeki iddialar güçlü. Aynı yönetici, kulübün borsaya bildirdiği rakamların fon ve kulübün ortak ödedikleri toplamtransfer ücreti olduğunu ifade etti.

Sözleşmeye ‘İngiliz hukuku geçerli’ maddesi

Fonlar bu alışverişi yaparken futbolcu ile önceden gizli veya açık bir anlaşma yapıyor. Bu anlaşmaya göre tüm haklar uluslararası fona devrediliyor. Ardından herhangi bir kulüp ile yapılan anlaşmalara ise İngiliz hukuk kurallarının geçerli olduğu maddesi eklenerek futbolcu ile fon arasında yapılan anlaşmanın asıl anlaşma olduğu kabul ediliyor. Böylece futbolcu satılmak istendiğinde ne FIFA’nın ne de futbol kulübünün bir iddiası olabiliyor. Şimdi borsa kulislerinde başta Almeida olmak üzere Beşiktaş’ın 4 as futbolcusunun bonservisinin de uluslararası bir fonda olduğu, bu futbolcular değerini bulur bulmaz satış listesine konulacağı belirtiliyor. Üstelik bu satıştan Beşiktaş’ın öyle fazla bir kazancı da olmayacak.

MEĞER FİYATLARI ÜÇ KAT FAZLAYMIŞ

İddia doğruysa Beşiktaş borsaya da açıkladığı transfer bedellerinin aslında üç-dört katı bir bedelle dört ünlü futbolcusunu transfer etti. Ancak bu bedelin sadece yüzde 20- 30’u kulübün kasasından çıktı. Yani bu iddiaya göre Almeida 2 milyon değil, 6 ile 8 milyon Euro arasında bir bedel ile transfer edilmiş. Diğer yandan Başiktaş’ın borsaya bildirdiği rakam doğru ise yani futbolcunun bonservisi için ödenen para toplam 2 milyon Euro ise bu kez kulübün cebinden bu transfer için sadece 600 bin Euro çıkmış oluyor.

SPK İŞLEM BAŞLATABİLİR
Beşiktaş'ın finansman modeli farklı olsa da halka açık olan şirket bunu açık olarak Sermaye Piyasası Kurulu'na bildirmediği yatırımcıyı bilgilendirmediği için SPK'nın incelemesine tabi olabilecek.

Satarken de yüzde 80’i fonun
Alırken ödenen miktar az olsa da asıl sorun satılırken ortaya çıkıyor. Çünkü BJK alırken olduğu gibi ancak bonservis bedelinin yüzde 20-30’unu alabilecek. Bir diğer önemli handikap da futbolcunun değerini bulması halinde Başiktaş’ın ihtiyacı olup olmadığına bakılmaksızın satılabilecek olması

BEŞİKTAŞ’IN BİLANÇOSUNDAKİ TAHRİBAT
Özsermaye 1 yılda 4 kat birden eridi

Beşiktaş, devre arasında transferleri bir bir patlatarak tüm dikkatleri üzerine çekerken, herkes ‘Beşiktaş bu kadar borç içindeyken, bu kadar klas transferleri nasıl yapıyor' sorusunu sormadan da edemiyor. Çünkü, herkesin malumu olduğu gibi siyah-beyazlı ekipmali açıdan pek de iyi bir durumda değil. Kulübün son yıllarda aldığı futbolculara ödediği yüksek bonservis bedelleri ve yüksek tazminatlar nedeniyle Beşiktaş'ın bilançosunda oluşan kara delik giderek büyüyor.

BORÇLAR ÜÇ AYDA 38 MİLYON TL ARTTI
Hatta öyle ki, Beşiktaş'ın halka açık şirketi Beşiktaş Futbol Yatırımları A.Ş'nin özsermayesi, eylül ayında açıklanan ilk 3 aylık bilançosunda eksi 66milyon liraya kadar gerilemiş durumda. Oysa çok değil, Ocak 2010 itibarıyla şirketin özsermayesi eksi 15 milyon civarındaydı. Bir başka ifade ile Kartal'ın özsermayesindeki erime yaklaşık 9 ayda 4 kat daha arttı. Beşiktaş bilançosundaki sıkıntılar Başkan Yıldırım Demirören'in, selefi Serdar Bilgili'den yönetimi devralmasıyla birlikte başladı.

Yaklaşık 7 yıldır Beşiktaş Başkanlığı'nı yapan Demirören döneminde kulübün 2009 yılı 12 aylık bilançosuna göre kısa vadeli borçları 226.7milyon liraya çıkarken, uzun vadeli borçlar 62.7 milyon liraya ulaştı. Oysa Serdar Bilgili yönetimi devrederken Kartal’ın kısa vadeli borçları 35.7 milyon lira, uzun vadeli borçları ise 34.6 milyon liraydı. Son açıklanan 2010 yılı ilk üç aylık bilançoda ise kısa vadeli borçlar 245.7 milyon liraya çıkarken, uzun vadeli borçlar 80 milyon liraya çıktı. Bir başka ifadeyle Beşiktaş'ın kısa ve uzun vadeli borçları sadece 3 ayda yaklaşık 38milyon lira artmış durumda. Üstelik bu rakamlar sadece ilk üç aylık bilançoya ait. Serdar Bilgili yönetiminin Beşiktaş'tan ayrıldığı 2004 yılıMayıs ayı itibarıyla Beşiktaş kulübü 10.9 milyon kâr ederken, 2009’da yıllık bilanço itibarıyla Kartal, 48.4 milyon lira zarar yazmış durumda.

ZARAR 48.4 MİLYON LİRA
Artan harcamalar nedeniyle 2009’da yıllık bilanço itibarıyla Beşiktaş, 48.4 milyon lira zarar yazmış durumda.

7 YILDA SADECE BONSERVİSE 80 MİLYON EURO HARCANDI

Beşiktaş'ın finansal tablosunda oluşan bu ağır tahribatın hiç kuşkusuz en önemli nedeni alınan çok sayıda futbolcu oldu. Demirören 7 yıldır süren başkanlık döneminde tam 68 futbolcu satın alırken bu futbolcuların sadece bonservislerine 80 milyon Euro ödendi. Kartal, bu futbolcuların büyük çoğunluğunu ise ya ücretsiz olarak serbest bıraktı ya da yabancı kontenjanı açmak için karşılıksız kiraya verdi. Bedelsiz gönderilen futbolcular arasında bonservisine 7.5 milyon Euro verilen ve sezon başı bedavaya gönderilen Delgado gibi yıldızlar da var. Başkan Demirören döneminde tek başarılı futbolcu satışı ise John Carew oldu. Kartal 3.5 milyon Euro bonservis bedeli ödediği Carew'i Lyon'a 7.6 milyon Euro'ya satıp transferden kâr sağladı. Bunun dışında satılan bütün futbolcular ödenen bonservis bedelinin altında elden çıkarıldı.

RAHİM AK- SEFER YÜKSEL- GAZETE HABERTURK/ HT
EKONOMİ


http://ekonomi.haberturk.com/finans-borsa/haber/585603-yildizlari-alan-o-degil-fonmus

G.Saray’ın yeni stadı açılışa hazır değil!

Hizmete gireceği gün yaklaştığı için, son dönemlerde Türk Telekom Arena ile ilgili haberlere sıkça rastlıyoruz. Ama stadın iki hafta sonraki açılışa hiçbir şekilde hazır olmadığı bir türlü vurgulanmıyor.

Ajax’la yapılacak maç, bir yığın keşmekeşi de beraberinde getirecek. Yollar ve bağlantıları zaten o güne yetişmeyecek de; stadın içindeki bir çok bölüm bile bitmiş olmayacak. Tam Türk usulü bir açılış bizi bekliyor.


***

Neler eksik?

Localar hazır değil... En son Cumartesi günü gezdim. Tamamlanmasına yönelik hiçbir faaliyet yoktu. Mobilya ve diğer donanım parçaları, ambalaj halinde ve yerlerde hala montajını yapacak ustaları bekliyor.

Metro çıkışı ile stat girişi arasındaki bölüm; karmaşık bir inşaat bölgesi olarak, belirlenen tarihe kadar hazır olacak bir güven duygusu vermiyor.


Stadın içi de; neresine bakarsanız bakın, devam eden bir inşaat karmaşası içinde... Benim gördüğüm; iki hafta sonrası burada bir maç asla oynanamaz... Oynanırsa; yaşanacak çok büyük olumsuzluklar nedeniyle adı kötüye (Hatta uğursuza) çıkar; bir daha buraya kimse gelmek istemez. Vallahi akıbeti Olimpiyat Stadı’ndan beter olur.

***

G.Saray Genel Sekreteri Işın Çelebi’nin, stadın belirlenen güne yetişmesi konusunda insan üstü bir çalışması var. İş yoğunluğu ve stres yüzünden, kafayı yemiş durumda... Bir aksilik olursa, özverisi ödülsüz kalacak. Ona üzülürüm. Ama ne yazık ki; stadın açılış tarihi, öngördüğümüz muhtemel fiyaskolar için biçilmiş kaftan.

Maça giderseniz, sabrınızı ve hoşgörünüzü de yanınızda götürmeyi aman ihmal etmeyin! Aksi halde çileden çıkarsınız.

http://www.sporyazarlari.com/FFutbol/galatasaray/ali-sami-alkis/28-12-2010/gsarayin-yeni-stadi-acilisa-hazir-degil/300299.aspx

TÜRK TELEKOM ARENA İLE İLGİLİ SON HABER VE FOTOĞRAFLAR

27 Aralık 2010 Pazartesi

Şükrü Saracoğlu anılıyor


1934-1950 yılları arasında 16 yıl boyunca aralıksız Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanlığını yaparak Fenerbahçe Spor Kulübü’nde en uzun süre başkanlık görevini yürüten Mehmet Şükrü Saracoğlu ölümünün 57. yılında Zincirlikuyu mezarlığındaki kabri başında anılıyor.

Görev yaptığı dönem boyunca Fenerbahçe Spor Kulübü’ne bir çok sportif başarı kazandıran Mehmet Şükrü Saracoğlu ayrıca 22 temmuz 1998’de adının verildiği Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nın Fenerbahçe Spor Kulübüne kazandırılmasında da önemli rol oynadı.

İki dönem başbakanlık görevinde de bulunan Mehmet Şükrü Saracoğlu 1887 yılında İzmir’in Ödemiş ilçesinde doğmuş, 27 aralık 1953 yılında İstanbul’da vefat etmişti.

http://www.fenerbahce.org/icerik/haber/22273/

ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU İLE İLGİLİ YAZILAR

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9E%C3%BCkr%C3%BC_Saraco%C4%9Flu

http://www.fenerbahce.org/kurumsal/detay.asp?ContentID=24

TFF'den U17 maçı ile ilgili açıklama




Türkiye Futbol Federasyonu, 26 Aralık 2010 tarihinde Galatasaray ile Fenerbahçe U17 takımları arasında oynanan ve çıkan olaylar nedeniyle yarıda kalan Coca Cola Akademi Ligi müsabakası ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamanın tam metni şöyle:

Dünya genelinde sadece futbol değil tüm sporlar, özellikle gençlerin eğitiminin önemli bir parçası olarak görülür ve onların daha sağlıklı büyümesi, daha oturmuş kişiliklere sahip olması için bir araç olarak kullanılır. Spor, en önemli eğitim araçlarından biri olduğu kadar tüm izleyenler için önemli hayat dersleri barındıran, sosyalliğin en üst düzeyde yaşandığı bir eğlence aracıdır.

26 Aralık Pazar günü Galatasaray ve Fenerbahçe kulüpleri arasında Florya Metin Oktay tesislerinde oynanan U17 maçında; çok basit bu iki gerçeği kavrayamayan, bir takım ruhsal sorunlardan doğduğunu düşündüğümüz saldırganlık ve şiddet eğilimlerini ortaya seren şahıslarla karşılaştık. Sporun en temel iki işlevini idrak edemeyen bu şahıslar, her alanda ilerleme ve gelişme yaşayan, Akademi Ligi gibi geleceğin elit sporcularını yetiştirmek için hayata geçirilen özel bir organizasyonda da Türk futbolunun üzerine karanlık gölgelerini düşürmeye devam etti.

Türkiye Futbol Federasyonu olarak ilk dakikasından itibaren olayların takipçisi olduk. Müsabaka ile ilgili görüntülerin ve raporların incelenmesi sonucunda, sorumluların tespit edilmesiyle birlikte İl Güvenlik Kurulu başta olmak üzere tüm gerekli mercilere de hızla başvuracağız. Bu davranışları sergileyenlerin spor sahalarından tamamen söküp atmak için tüm çabayı göstereceğiz. Bu vesileyle Fenerbahçe Spor Kulübü'ne ve genç sporcu kardeşlerimize bir kere daha geçmiş olsun diliyoruz.

Bu olaylar bilinen bir gerçeği tekrar gösterdi: Bazı şahıslar kendi özel yaşamlarında hiçbir yerde sergileyemeyecekleri, sergiledikleri takdirde ağır cezalarla karşılaşacakları vahşi davranışları yapmaya devam edecek. Sahalarımızdaki yasal boşlukların doğurduğu "kontrolsüz" ve "yaptırımsız" ortamı fırsat bilenler, her olayda sorumluların cezasız kaldığını gördükçe cesaret kazanacak. Şiddeti çocuklarımıza ve gençlerimize kadar indiren, kendini kontrol etme yeteneğinden yoksun kişiler, bu oto-kontrolün devletimiz tarafından verilen cezalarla sağlanmadığı sürece, spor sahalarını şiddetin arttığı ortamlar haline getirecek.

Hazırlık aşamaları büyük bir titizlikle sürdürüldükten sonra yasalaşma sürecinde onay beklenen Şiddet Yasası'nın gerekliliğini, her seferinde dozu daha da artan çirkin olaylarla hatırlatmak bizleri de üzüyor. Ancak her olayla daha da kötüye giden bu süreci durdurmak için Sporda Şiddetle Mücadele Yasası'nın bir an önce kanunlaşmasının gerekliliğini net bir şekilde ortaya çıktığını belirtmek isteriz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

http://www.tff.org/default.aspx?pageID=285&ftxtID=11543

26 Aralık 2010 Pazar

Oyak Renault: 9 Beykozspor: 0

TFF 3. Lig 2. Grup'ta oynanan karşılaşmada Oyak Renault rakibine tam 9 gol atarak tarihi farklardan birine imza attı.


TFF detaylar

Galatasaray - Fenerbahçe 17 Yaşaltı Maçında Kavga(VİDEO)



Futbolda Galatasaray ile Fenerbahçe 17 yaş altı takımları arasında yapılan Akademi Ligi'ndeki maç olaylar nedeniyle yarıda kalırken, Fenerbahçeli bazı futbolcuların yaralandığı bildirildi.

Fenerbahçe Kulübü'nden alınan bilgiye göre, Galatasaray Kulübü'nün Florya Metin Oktay Tesisleri'nde oynanan maç, çıkan olaylar nedeniyle iptal edildi.

Kulüp açıklamasında, ilk yarısı 1-1 tamamlanan karşılaşmanın devre arsında Fenerbahçeli oyuncuların soyunma odalarına giderken Galatasaraylı bazı taraftarlar tarafından darp edildiği bildirildi. Olaylarda yaralanan Fenerbahçeli oyuncuların Bakırköy Devlet Hastanesi'nde tedavilerinin sürdüğü açıklandı.

Hastaneye kaldırılan 15 FB'li futbolcudan ikisinin burnunun kırıldığı öğrenildi.

G.SARAY KULÜBÜ:
''F.BAHÇE 17 YAŞ ALTI TAKIMI'NA GEÇMİŞ OLSUN DER VE F.BAHÇE CAMİASINA ÜZÜNTÜLERİMİZİ BİLDİRİRİZ''
Galatasaray Kulübü, futbolda Galatasaray ile Fenerbahçe 17 yaş altı takımları arasında yapılan Akademi Ligi'ndeki maçta yaşanan olaylar nedeniyle bildiri yayınladı.

Sarı-kırmızılı kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

''Bugün Florya Metin Oktay Tesisleri'nde oynanan Galatasaray - Fenerbahçe 17 Yaş Altı Ligi maçı, ilk yarı sonunda kontrolümüz dışında gerçekleşen saha olayları nedeniyle tatil edilmiştir. Yaşanan bu tatsız olaylardan dolayı Fenerbahçe 17 Yaş Altı Takımı'na geçmiş olsun der ve Fenerbahçe camiasına üzüntülerimizi bildiririz.''

http://www.ntvmsnbc.com/id/25164485/

Fenerbahçe'den açıklamalar: 1 - 2

ANTU | GençFB | UA | UNİFB

25 Aralık 2010 Cumartesi

Gülmekten katılıyorum!


25 Aralık 2010 Cumartesi 02:30

'Ara transfer döneminde alınan hiçbir oyuncudan hayır gelmez' klişesine katılıyorum ama gülmekten katılıyorum! Biraz futbol tarihini incelerseniz siz de bu klişeye gülmekten katılırsınız. Şenol Güneş'e rağmen 'Kaleciden teknik direktör olmaz' klişesi gibi bir şey işte!

Eric Cantona 1992-93 sezonunun ara transferinde M.United'a geldi. O sezon ManU tam 26 yıl sonra şampiyonluk yüzü gördü, Cantona'lı ManU 5 sezonda toplam 4 kez lig şampiyonu oldu. Cantona'yı hem de sadece 1.3 milyon pound'a transfer etme futbol aklını sergileyen Ferguson, ManU'da 25 yıldır görev yapmaya devam ediyor...
Cantona transferinden sonra bir daha İngiltere'de lig şampiyonluğu yüzü görmeyen ManU'nun ezeli rakibi Liverpool en son 1989-90 sezonunda şampiyon oldu. O sezonun ara transferinde Liverpool Rosenthal'ı kiralamıştı. İlk maçında üç gol atan Rosenthal, ligin son 6 maçında da birbirinden kritik 4 gol daha kaydederek Liverpool'a son 21 yıldaki tek şampiyonluğunu kazandırdı.

'Boş ver İngiltere'yi, burası Türkiye yok öyle!' diyen, Türkiye'yi dünyadan saymayanlara da bir kontra örnek o zaman: Ali Kemal Denizci 1981-82 sezonunun ortasında Fenerbahçe'den Beşiktaş'a transfer oldu. Beşiktaş, 15 yıl sonra Ali Kemal'in çok büyük katkılarıyla şampiyon oldu.

KAÇA ALDIĞIN ÖNEMLİ

Tabata için 8 milyonu sokağa atan zihniyetin Simao gibi paslanmamış bir futbol sanatçısı ile Almeida gibi potansiyeli yüksek bir oyuncuyu 'kelepir' bonservis bedelleri karşılığı alması takdir edilesi.
Bir de kimi kimin yerine aldığın da çok önemli! Tabata & Holosko ikilisinden sonra Simao, barda Beatles şarkısı çalan amatör müzisyenden sonra Wembley'de sahici Beatles'ın konser vermesi gibi bir şey! Nobre'den sonra Almeida ise anlatılmaz, yaşanır!

http://www.sporyazarlari.com/FFutbol/besiktas/ali-ece/25-12-2010/gulmekten-katiliyorum/299453.aspx

24 Aralık 2010 Cuma

İşte Beşiktaş'ın yeni bestesi..

1903RADYO programcılarından Ahmet Gök'ün söz ve bestesi kendisine ait Beşiktaş bestesi ''Ahmet ile Beşiktaşk'' programında yoğun ilgi gördü. İşte Beşiktaş'ın yeni bestesi; "Adını Koyamadım Bu Aşkın"..



haberi: http://www.ajansspor.com/video/v/20101224/iste_besiktasin_yeni_bestesi.html

Süper Lig İlk Yarı İstatistiki Değerlendirmesi



TFF sitesine 2010-2011 sezonu ilk 17 haftanın bazı istatistik bilgilerini koymuş. Oldukça faydalı ve ilginç bilgilerin yer aldığı istatistikleri değerlendirmeye çalıştım.
Başarı için içeride maç kazanmak çok önemli. İçeride en çok kazanan takımlar: FB(7),TS(7),Karabük(6). Beşiktaş'ın ve Galatasaray'ın sıkıntısı bu tablodan ortaya çıkıyor. Yalnızca içerideki maçlarını kazanan takım ilk 6'da kendine yer bulabilir.

İçeride dışarıda dengede ve başarılı olan iki takım var: TS ve Bursaspor. Burada da Fenerbahçe'nin sıkıntısı ortaya çıkıyor. Galatasaray'ın dışarıda içeriden daha fazla maç kazanması, oldukça manidar.

Gol krallığı, bilindiği üzere: Emenike ve Alex de Souza

8. hafta bayağı gol olmuş: 40 gol. Ayrıca 8. hafta en çok kırmızı kartın çıktığı hafta. Bu ikisi arasındaki ilişki incelenebilir.

Gollerin atılış şekilleri...

En çok kırmızı Antep'e:4, en çok sarı Antalya'ya: 48

Tam 82 sarı kart hakeme itirazdan gelmiş. Bu haftada neredeyse 5 kart demek.Oyunun başlamasını geciktirmekten dolayı da 38 sarı kart gösterilmiş.


Son istatistik bana çok fazla bir şey ifade etmiyor. Zaten 3 hakları var ve onu olabildiğince kullanmaya çalışmışlar.

kaynak ve diğer istatistikler: http://www.tff.org/default.aspx?pageID=201&ftxtID=11508

Not: Resimleri tıkayıp büyütebilirsiniz.

23 Aralık 2010 Perşembe

Gracias Simao



Beşiktaş'a transfer olan Simao için Atletico Madrid kulübü bir veda mesajı yayımlamş. Mesajda çevirebildiğimiz kadarıyla:

Bugün duygusal bir gün olacak. Uzun zamandır bizimle beraber olan oyuncumuz Türk takımı Beşiktaş'ı tercih etti. Simao, antrenörü ve arkadaşları ile duygusal bir vedalaşma geçekleştirdi. Simao'nun bizimle iyi ve kötü günleri olmuştur, ama arkadaşları ona her zaman destek olacaktır.

Atletico Madrid bugün iyi bir noktada ise bu Simao gibi iyi oyuncular sayesinde olmuştur. Onun yerini Rakitic ve Juanfran gibi oyuncularla doldurmaya çalışacağız. Simao'yu gol vuruşları, top sürüşü ve kişiliiyle hatırlayacağız.


diyor.

Simao'nun bu seneki performansı:


Simao'nun kariyeri:

21 Aralık 2010 Salı

Türkiye'de ciro maaşlara yetmiyor


Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından hazırlanan ''Kurumsal Yönetim İlkeleri Işığında Türk Futbol Kulüpleri Yönetim Rehberi''nin tanıtımı çerçevesinde çeşitli kentlerde düzenlenecek ''Futbol Endüstrisi Yönetim Seminerleri''nin ilki, İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu'nda yapıldı.

UEFA Tahkim Kurulu Üyesi ve Eski Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakcı, seminerin açılışında, ''Bosman kuralı'', Şampiyonlar Ligi organizasyonu, yayın sektörünün gelişmesi, bahis siteleri ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte futbolun, dünyanın belli başlı endüstrilerinden biri haline geldiğini söyledi.

Türkiye'nin futbol pastasının, son yayın ihalesiyle birlikte 650 milyon avro civarına ulaştığına işaret eden Bıçakcı, kuruluş amacı doğrultusunda TKYD'nin de bu kadar büyük bir endüstri haline gelen futbolda, kulüplerin kurumsallaşması için dünyada İngiltere'den sonra konusunda ikinci örnek olan bir rehber hazırladığını kaydetti.

Levent Bıçakcı, ''Kurumsal Yönetim İlkeleri Işığında Türk Futbol Kulüpleri Yönetim Rehberi''nin, kulüplere katkı sağlaması dileğinde bulundu.

TKYD Yönetim Kurulu Üyesi ve Futbol Endüstrisi Çalışma Grubu Başkanı Dorukhan Acar ise Avrupa futbol pazarının 4 yılda yüzde 8'lik yıllık büyümeyle 2008 yılında 15,6 milyar avroluk büyüklüğe ulaştığını belirterek, ''Futbolda en büyük gider, maaş giderleri. Personel ve futbolcu maaşlarının kulüp cirosuna ideal oranı, ortalama yüzde 60-70 seviyelerinde bulunuyor. Türkiye'de ise futbolcular, cironun yüzde 100'ünün üzerinde para alıyor'' dedi.

Türkiye'de sponsorluk sisteminin henüz sağlıklı işlemediğini ifade eder Acar, altyapı yönetimi ve yeni yetenekleri keşfetmenin, maaş giderlerinin ciroya oranını azaltmakta önemli rolü bulunduğunu anlattı.

Acar, bir kulüpte yönetilmesi gereken alanların, sosyal, sportif ve ekonomik olarak sınıflandırılabileceğini belirterek, ekonomik alanın iyi yönetilememesi durumunda, kulüplerin diğer iki alanda da etkili olamadığını dile getirdi.

Futbol kulüplerinin izlemesi gereken stratejik modellere de değinen Acar, kulüplerin sırasıyla ''Yetiştirme okulu'', ''Ulusal Yarışçı'', ''Ulusal Yıldız'', ''Avrupa Yarışçısı'' ve ''Küresel Marka'' modellerini uygulayabileceğini kaydetti.

İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş ve İzmir Gücü Spor Vakfı (İZVAK) Başkanı Erdoğan Tözge'nin de katıldığı toplantıda, ayrıca ''Spor ekonomisinde başarı örnekleri'' ve ''İzmir'de futbol endüstrisinin mevcut durumu ve çözüm önerileri'' başlıklı sunumlar yapıldı.

20 Aralık 2010 Pazartesi

3'ün 5'in lafını yapmayın!

Liglerde haftanın en gollü maçlarından biri olan Stuttgart-Bayern Münih(3-5) maçının istatistikleri ve özeti aşağıda. İyi seyirler.


Stuttgart'ın hocası iyi hamleler yapmış, ama yetmemiş.




Bayern sahanın her yerini kullanmaya çalışırken, Stuttgart daha sıkışık bir oyun tarzıyla sağ taraftan iş yapmaya çalışmış.

Karşıyaka bir başkaymış

Dün o kadar keyifli ve heyecanlı bir maç gidiyordu ki, tarafsız biri olarak, sanki bir tarafa istemeden de olsa kaymıştık. Spormax'daki kötü yorumcu/antrenör bile maçın güzelliğini bir türlü bozamıyordu. Ama...

Furkan'ın sakatlığından sonra Karşıyakalıların %100'ünün içinden ve dışından ağlamaya başladıkları an yok mu... İşte o andan sonra maç maç kalmadı. "Yahu" dedim. "Altı-üstü bir adam sakatlandı, ne olmuş yani." Sonra anladım, seviyor dedim, bunlar birbirlerini...Bizim belki de pek bilmediğimiz bir sevgi...

Furkan 3 hafta sahalardan uzak kalacakmış...Ucuz kurtarmış, hadi gene iyisin Kafkaf!

Maça gelmek istemesek de, Stonajevic farkı yaratan, fazladan katkı veren bir oyuncuydu. Holston da küçük boylu büyük devi iyi oynadı.

Ömer Onan her zamanki gibi, basketbolu soğutan, çirkef bir stili savunan, ama bu işi iyi yapan bir oyuncu olarak maçı 2. uzatmaya götüren üçlüğüyle aklımda kaldı.

Kazanan takımın koçu Hakan Demir'i Beşiktaş'tan biliyorum. İlk geldiği günden itibaren ileriye dönük planlarını gerçekçi yaklaşımlarıyla süslüyordu. Ama Beşiktaş'ta her zaman olduğu gibi, olmadı. Şimdi Türkiye'de çoğu kişinin fark etmediği bir ekol olan Karşıyaka'da güzel işler çıkarıyor.

Son olarak saha içindeki ropörtaj yapan arkadaşı biraz eleştirmek istiyorum. Zaten kilolu hâliyle, görsel olarak zayıfsın. Bir de salçım-saçak, üstünkörü sunumun ve soruların var ki...Sana ne desem bilemiyorum!

"SALON: Karşıyaka Spor Salonu

HAKEMLER: Murat Biricik – Zafer Yılmaz – Erman Erdemli

PINAR KARŞIYAKA (101): Osiris Eldridge 8 (1 ribaunt), Uluğ Kaçaniku 2 (1 ribaunt), Birkan Batuk 6 (1 ribaunt), Jovo Stanojevic 26 (10 ribaunt), David Holston 31 (1 ribaunt – 6 asist), Andre Smith 12 (13 ribaunt – 1 asist), Ahmet Erdoğan 4 (1 ribaunt – 5 asist), Furkan Aldemir 12 (11 ribaunt), Alper Saruhan (5 ribaunt – 1 asist)

FENERBAHÇE ÜLKER (98): Mirsad Türkcan 3 (1 asist), Ömer Onan 29 (2 ribaunt), Lynn Greer 1 (2 ribaunt), Darjus Lavrinovic 9 (3 ribaunt – 2 asist), Kaya Peker 13 (4 ribaunt – 1 asist), Oğuz Savaş 15 (10 ribaunt – 4 asist), Tarence Kinsey 6 (10 ribaunt – 3 asist), Can Maxim Mutaf 2 (2 ribaunt – 2 asist), Sean May 9 (9 ribaunt), Emir Preldzic 11 (6 ribaunt – 5 asist)

1. PERİYOT: 21-17
2. PERİYOT: 14-9
3. PERİYOT: 18-25
4. PERİYOT: 21-23
1. UZATMA: 15-15
2. UZATMA: 12-9"

19 Aralık 2010 Pazar

Gözden kaçan derbi: Sampdoria-Genoa

Genoa-Sampdoria derbisi

İtalya'da en büyük derbi hangisi? Roma-Lazio? Inter-Milan? Bizler için en büyük İtayan derbileri bunlar olabilir. Ancak İtalyanlar, kendilerine göre ülkenin en büyük derbisine bu gece bir kez daha şahitlik edecekler. Lanterna Derbisi'nde Cenova şehrinin iki takımı, Genoa ve Sampdoria bir kez daha karşı karşıya gelecekler. Derbiyi Oğuz Öztürk yazdı.

İtalya'nın liman kentlerinden Cenova şehri, yıllardır Genoa ve Sampdoria futbol takımlarına ev sahipliği yapıyor. Inter-Milan ve Roma-Lazio gibi daha büyük görünen derbilerin bile stadları tam olarak dolduramadığı bir ortamda Genoa ve Sampdoria'nın verdiği görsel zevk asla yabana atılacak cinsten değil. Bir derbide aranan ve rekabete yol açabilecek çok fazla neden olmasa da, Genoa ve Sampdoria takımları paylaşmak zorunda kaldıkları Cenova şehri ve beraberinde getirdikleri futbol şöleni ile bizleri selamlıyorlar.


Latin Amerika Ateşi olan, İngiliz gibi izlenen, İtalyan gibi oynanan bir derbi.

İki takım arasındaki rekabetin İ.Ö 218 ve 201 yıllarına kadar dayandığını söyleyenler olduğunu duyduğunuzda şaşıracağınızdan eminim. İki takım taraftarları arasında çıkan ayrılığı bu tarihler arasında başlayan ve batılıların Kartaca'yı, doğuluların ise Roma'yı destekledikleri Fenike Savaşı'na kadar dayandıranların teorilerini doğrulamak her ne kadar çok zor bir durum olsa da sırf bu gibi benzetmeler yüzünden çekiciliği artan bir rekabet Genoa ve Sampdoria'nınki. Aslında İtalyan hoca M. Lippi bu durumu en güzel özetleyen cümleleri sarf ediyor; "Bu derbi kesinlikle İtalya'daki tüm derbilerden farklı. Aslında iki takımın taraftarlarının birbirlerine kötü tezahürat yapmalarından ibaret olduğunu da söyleyebilirim. Ufak tefek şeyler olsa da Cenova derbisi gördüğüm en olaysız derbi..." Sonuç olarak ortak kanı bu derbinin Latin Ameria tarzında olduğu, İngiliz gibi izlendiği ve İtalyan gibi oynandığı yönünde...

Her maçtan önce müthiş bir görsel şölen sunan bi iki takımın taraftar gruplarının adı 'Ultras'. Bu taraftarları bir araya getiren çok fazla hadise yok. Genelde birbirlerinden uzak duruyorlar. 1989 ve Ekim 2007'de çıkan olaylar haricinde birbirleri ile çok fazla 'sözlü tezahüratlar hariç' uğraştıkları söylenemez.

Hatta Endüstriyel futbola karşı iki takım taraftarlarının da ortak görüşe sahip olduklarını söyleyebiliriz. 1993'te hayatını kaybeden Sampdoria başkanı P. Mantovani'nin ve 1995'te bir Milanlı taraftar tarafından bıçaklanarak öldürülen 24 yaşındaki bir Genoa taraftarı olan C. Spagnolo'nun cenaze törenleri de iki takım taraftarının aslında nasıl beraber hareket edebileceklerini göstermişti.

Unutulmayan ilk olay 1974 yılındaki "Liguria Baskını"


Ancak 1974 yılındaki olaylarda unutlmadı. Tarihe "Liguria baskını" olarak geçen kanlı gecenin mimarı Genoa taraftarları oldular. Genoa taraftarları şımarık olarak gördükleri ve rekabet söz konusu olduğunda yokmuş gibi davrandıkları Sampdorialıların bir İtalya Kupası maçından önce toplu halde yemek yedikleri mekana geldiler. Genoalılar Sampdoria taraftarlarından birini silahla öldürdüler ve onlarcasını da ağır yaralayarak aslında çok fazla kavganın yaşanmadığı bu derbide kara bir sayfa açılmasına neden oldular. Sampdoria taraftarları uzun süre bu şokun altından kalkamadılar ancak yukarıda bahsettiğim bir Milanlı tarafından öldürülen ve aslında cenazesinde bir araya geldikleri Genoa taraftarı için 'Teşekkürler Milan, intikamımızı aldınız' pankartı açmayı da ihmal etmediler.

"Cenova'da bizim misafirimizsiniz..."

İki takım ilk mücadelelerini 1946 yılında yaptılar ve bu maçı yeni kurulmuş olan Sampdoria 3-0 kazandı. Genoa aslında 1893 yılında kuruldu ve bu onların Sampdoria karşısındaki en büyük övünç kaynağı. Kriket takımı olan Genoa, 1898'de branşlarına futbolu da ekledi. Esasında Genoa, Sampdoria adlı şehrin ikinci takımı ile kayıtlara göre 1946'da oynasa da hikayenin başı biraz farklı. Bu iki kulübün 20. yüzyılın başlarında İtalyan faşist rejimi tarafından birleştirilmeye çalışılması derbinin kayıtlarının 1946'ya kadar uzamasına neden olmuştu. 1927 yılında Mussolini'nin talimatı ile takımlar birleşmişti ve gelen istekler doğrultusunda oluşan tek takım yeşil desenli forması ile sahadaki yerini almıştı. Savaş bittiğinde bu tek kulübün içindeki muhalif sesler yükselmeye başladığında tekrar bir ayrılık yaşandı. Daha sonra 12 Ağustos 1946'da Sampdroria adı ile bir kulüp daha kuruldu ve rakabet yeni bir boyutta devam etmeye başladı. Genoa taraftarları da Sampdroria'nın resmi kuruluş tarihinin kendilerinden yıllar yıllar sonra olmasını fırsat bilerek üzerinde 1893 yazan bayrakları ile her maçta "Cenova'ya gelen misafirler" yazmayı ihmal etmedi.

İki taraftarın paylaştığı tek yer Luigi Ferraris Stadı


Luigi Ferraris Stadı koca Cenova şehrini bir türlü paylaşamayan iki takımın 'mecburen' paylaşabildikleri tek yerdir. Burası 1909 yılında Genoa tarafından inşa edildiği için Sampdorialılar misafir gibi görünürler. Köşelerde bulunan apartman benzeri yapılar ve koşu pistinin olmaması onu İtalyan tarzı fiğer stadyumlardan ayırıyor. Sampdoria'nın petrol zengini başkanı Garrone bu satdyumdan ayrılmak için girişimlere başlasa da henüz bir tuğla dahi koyulmuş değil. Şehirdeki Belediye ve diğer önemli kurumlar Genoa'dan yana olduklarından yeni Sampdoria stadı şimdilik hayal gibi ancak Genoalıların aksine Sampdorialılar Luigi Ferraris'i ortak kullanmaktan gayet memnunlar.

Luca Toni, Genoa taraftarlarının Diego Milito'nun ardından aynı etkiyi göstermesini istedikleri bir isim. (Şimdilerde Inter'de oynayan Diego Milito, 2008-2009 sezonunda Sampdoria karşısında 3 gol birden atınca ilah haline gelmişti.)



Sampdoria taraftarları bu gece 'Mavi gökyüzü artık daha mavi' marşları ile aslında ortak olan Luigi Ferraris Stadı'ndan çoğunlukta olacakları için Genoa'yı karşılayacak. Bizlerde bu derbinin saha içi mücadelesine tanıklık ederek bir kez daha 'Futbolun sadece futbol olmadığı' fikrinde buluşacağız...

Rakamlar herşeyi anlatmaz ancak onları da verelim;

Toplamda oynanan maç sayısı 80. Bunlardan 29'u Sampdoria'nın, 20'si ise Genoa'nın galibiyeti ile tamamlandı. İki takım 32 maçtan beraberlikle ayrıldı. Geçtiğimiz sezon ligin ilk yarısında oynanan maçı Genoa 3-0 kazandı. Ligin ikinci devresinde Sampdoria buna 1-0'lık galibiyet ile cevap verdi.

http://www.goal.com/tr/news/2556/editoryal/2010/12/19/2268293/goalcom-%C3%B6zel-genoa-sampdoria-derbisi

17 Aralık 2010 Cuma

Müsabakalardan güzel kareler


Kullanmasını bilmiyorsan sürme...


Kimsiniz arkadaşım siz?


Iyy tabi ki de...


Yut baba yut


Şaşkın ve sinirli...


Benfica olması lazım.


Bu tip görüntüleri maçlarda görmek istemiyoruz!?


Hayat!