16 Şubat 2011 Çarşamba

Fenerbahçe istediği zaman istediği maçı kazanır



Fenerbahçe Kayserispor maçı hakkında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şener, ''Fenerbahçe'yi tebrik ettim. Kayserispor'un kalecisini de tebrik ettim. Muazzam bir kaleciymiş, daha ikinci dakikada pes ettirdi Kayserispor'u ve daha gerisine de gerek kalmadı'' diye konuştu.


Şener'in bu açıklamaları doğrudur. Volkan Babacan'ı hiç tanımayan biri "onun boş zamanlarında kalecilik yaptığını" düşünebilir. Gerçi geri pas konusunda birçok kalecinin sıkıntısı var, ama Volkan 2. golde de basit bir hata yaptı.

Şener, hatalı pas vererek gol yiyen Kayserispor kalecisi Volkan Babacan'ın iyi bir kaleci olmadığını iddia ederek, ''Babacan iyi bir kaleci değil. Ben olsam o golü yedikten sonra işaret eder beni değiştirin derim. Maçta yaptığı birkaç tane daha hata var, ama bu tabi şans. Bize de inşallah aynı hataları yapar diye temenni ediyorum'' diye konuştu.


"Söz gümüşse sükut altındır" demişler. Şampiyonluk yolunda beraber gittiği takımı tabi ki, arada bir yoklayacaksın. Ama bu saçmalamayı gerektirmez. Sadri Şener'in genel olarak söylemek istediği şu:"Volkan Babacan maçı Fener'e verdi" Buradan başka anlam çıkmaz.

Fener-Kayseri maçında Volkan bu hataları yapmasa, 10 üzerinde 9,99'luk bir maçta çıkarsa o 0,01'lik kısmı bulacak olan Fener maçı kazanacaktı. Ben maça göz ucuyla olsa da baktım. Kayseri "İstanbul'da yolunu kaybetmiş gibi" oynuyordu, ne bir atağı ne de bir pozisyonu vardı. Volkan'ın hataları işi biraz daha kolaylaştırdı sadece.

Fener öyle bir baskı yapıyor ve koşuyor ki, bu muazzam bir istekle birleşince Fener'in içeride veya dışarıda her takımı yenebileceği ortaya çıkıyor. Bunu Türkiye'de yapabilecek başka bir takım yok. Ama Fener'in şöyle bir sıkıntısı var, ufak bir problemde dağılmaya çok meyilli. Bu hafta çok önemli...

15 Şubat 2011 Salı

İbrahim Üzülmez'in vedası(VİDEO)


Beşiktaş futbol takımının değerli oyuncusu İbrahim Üzülmez, Başkan Yıldırım Demirören ile beraber düzenlediği basın toplantısı ile Beşiktaş'a gözyaşları arasında veda etti. İbrahim Üzülmez'in ligin sonunda oynanacak Gaziantep maçında jübile yapması bekleniyor.

İbrahim, "kavganın kendisine yapılan sözlü bir taciz üzerine olduğunu" söyledi.


Original Video- More videos at TinyPic

12 Şubat 2011 Cumartesi

Antep bu sene transfere 23 Trilyon harcadı




Yıllardır Beşiktaş'a oyuncu satıp paraları yastık altı yapan Antep, bu sene parasal açıdan yatırım yapmasıyla beraber ligde 5., Türkiye Kupası'nda da yarı finalde ve turu geçmeye yakın.

Cenk Tosun'a 1 trilyon, Wagner'e 7 trilyon, Sosa'ya 6.8 trilyon, Emre Güngör'e 2 trilyon, Popov'a da 5.9 trilyon bonservis ödeyen Antep bu yatırımlarının karşılığını almaya başladı.

Tolunay Kafkas'ı pek sevmeyiz. Biraz ukala ve itici biri, fakat Antep'e bakınca "bu takım iş yapar" demek geliyor içimizden. İyi paslaşmalar, iyi oyun ve sonuç.

Belki de seneye Bursa'nın açtığı yolda, gösterdiği hedefe Antep ulaşacak. Kim bilebilir, daha doğrusu kim hayır diyebilir?

Ah Cimbom Ah...


Galatasaray maça önde basarak başladı. İçimizden "bugün herhalde bir şeyler yapacak Cimbom" diye, ama...nerede?

Gerçi son haftalarda ligde iyi gidiyor Galatasaray, ama öyle bir sezon geçiyor ki üst üste 10 maç kazansa gene bir şey olacağı yok gibi...

Dakika 5, Sosa Zapata'nın edep yerinden golü yapınca, Galatasaray'ın kaleci eksikliği bir kez daha aklımıza düştü...İkinci yarıya kadar da, "bu Galatasaray'da golü kim atar?" diye düşünüyorduk. Allah'tan 2. yarı Baros girdi de, biraz hareketlenme oldu...biraz hareketlenme, devinim...

Bu sezon Galatasaray'ın en golcü oyuncusu kim desem? Baros'muş ve sadece 9 maç oynayarak, 7 gol. Sonra Kewell 4 gol...güler misin, ağlar mısın?

Culio, iyi bir oyuncu. Ama takım ne durumda...Stancu, Zapata, Cana vs ile bu işler bizce yürümez.

Galatasaray ligle hiç uğraşmasın. Taraftar alıştı zaten. Yapılacak en güzel iş, Türkiye Kupası'nı alarak seneye Avrupa'da oynamaktır.

İlgili Bağlantılar
Antep 1 GS 0

10 Şubat 2011 Perşembe

Adnan Polat'ın Açıklamaları ve Galatasaray'ın menfaatleri...


Dün işten eve minibüsle dönerken, radyoda Adnan Polat'ı dinledim. Eve vardığımda "Herkes bana yükleniyor. Medya, Galatasaray camiası, hükümet ve taraftarlar...Bir kişi de benim ne yaptığımı söylemiyor. Ben ne yaptım?" diye eleştirilere karşı kendini savunuyordu.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Adnan Polat yaptıkları için değil, yapmadıkları için bu kadar eleştiri bombardımanına tutuldu. İçlerinde haklı olanlar çoğunluklu olmak üzere, fırsattan istifade etmeye çalışanlar da oldu.

Bunlardan biri bence "Tek Yumruk Galatasaray" taraftar grubu idi, maalesef. Bu grubun siyasi yanının ağır bastığını daha önce yazmıştık. Hükümete olan tepkilerini Galatasaray üzerinden göstererek amaçlarına ulaştılar. Yaptıkları/başlattıkları protesto yanlış değildi, fakat amaçları Galatasaray üzerinden hükümeti vurmaktı. Burada tek sıkıntı bunu yapanın siyasi yanı ağır basan bir topluluk olması. Bu grup için önce siyaset, sonra Galatasaray...

Ayrıca camiada da, kafalarında kurdukları kargaşa ortamının gerçekleşmesi üzerine Polat'a saldıranlar ve yıpratmak isteyenler oldu.

Şimdi Adnan Polat ne yapmalıydı, ona dönelim...

1-Taraftara sahip çıkmalıydı: Lafı uzatmadan söyleyelim. Hükümetten çekindiği için protestoculara "provakatörler" dedi. Sonra düzeltti, ama bu işe yaramaz. "Tek tek tespit edip bir daha stada almayacağız" diyerek hükümete yaranmaya çalıştı.

Burada söylemesi gereken şuydu:"Bu güzel gecede protestolar olmasın isterdim. Ama taraftarımızın protesto hakkı vardır ve bunu medenice yapmıştır. Ayrıca TOKİ Başkanı'nın kağıttan okuyarak yaptığı konuşma rahmetli başkanımız Özhan Canaydın'ı rencide edicek seviyededir. Kendisinden özür bekliyoruz."

2-Hükümet yetkilileri tarafından yapılan hakaretlere tepki koyamadı:

***

Selim Terzi: Şerefsizler...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Spor A.Ş.’nin Genel Müdür Yardımcısı Selim Terzi, twitter’daki hesabından Galatasaraylı taraftarlar için çok ağır ifadeler kullandı. Terzi, “Galatasaraylılığımdan utanıyorum. Başbakanı, TT Arena’da yuhalayanların babaları belli değildir, buna eminim. Şerefsizler yuhalayan kahpe GS taraftarı” diye yazdı. Selim Terzi bu ifadelerinin basına yansıması üzerine twitter hesabını kapattı.

Yasin E. Serim: Nankörsünüz
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’a bağlı Avrupa birliği Genel Sekreterliği Müşaviri Yasin Ekrem Serim de, sarı-kırmızılı taraftarlara hakaret etti.
Serim, “Böyle bir şerefsizlik yok. Nankörsünüz... Kimin sayesinde o statta maç izliyorsunuz.
Kim yaptı lan o stadı size. Gerizekalı, kuş beyinliler” ifadelerini kullandı. Yasin Ekrem Serim de, Selim Terzi gibi hesabını kapatarak twitter’dan ayrıldı.

***

Bu iki zat, Galatasaray taraftarını aleni ve ağır bir şekilde bir sosyal paylaşım platformudan aşağıladılar. Yaptıklarının yanlışına varan bu ikili daha sonra "twitter" hesaplarını kapattılar.

Adnan Polat, bu konuya değindi, ama sadece ucundan. Hatırladığım kadarıyla "ayıp, yanlış" gibi sözlerdi.

3-Toki Başkanı'nın özrünü kendisinden başka kimse duymadı:Toki Başkanı arayıp onlarca defa özür dilemiş. Dilemiş de bunu kim duymuş. Erdoğan Bayraktar, rahmetli GS Başkanı Özhan Canaydın'ı resmen aşağıladı.Bu yanlış, ancak toplum karşısında yapılacak bir toplantı ve dilenecek bir özürle telafi edilebilrdi. Adnan Polat ise "özürden sonra, benim için bu olay kapanmıştır" diyerek, kalbi kırılan taraftarını yalnız bıraktı.

4-TT Arena'da GS'ın katkısı yok:Bazı çevrelerce yaratılan "TT Arena'da GS'nin hiçbir katkısı yok" görüşüne dün "Arena'yı Galatasaray'ın ortak gücü yapmıştır" diyerek olayı kapatmıştır. Bu yeterli değildir. Galatasaray olmasa, ne öyle bir stat olacaktı, ne de o stat bir işe yaracaktı. O stadı düşünen ve yapmaya çalışan Galatasaray'dır. Bazı aksilikler çıkmış ,ihale TOKİ'ye kalmıştır. Galatasaray buna karşılık en değerli arazisini TOKİ'ye bırakmıştır. Kimse kimseye bedavadan stat yapmamıştır.

5-Ali Sami Yen isminin kaldırılması: Son gelişen bu olaya da "kalsa ne olurdu" diyerek oldukça aciz bir açıklama yapmıştır. Ne demek "kalsa ne olurdu" diye. Koyacaksın iradeni, o zaman o yazı da orada kalır. "Bundan sonra Türk Telekom ismini ağzıma almam" dedi. Alsanız ne olur, almasanız ne olur...

Son 1 ayda Galatasaray değerleri ayaklar altında ezilmiş ve ezilmektedir. Bu saldırılar karşısında GS Başkanı yetersiz kalmıştır.

Adnan Polat'ın asıl fikri dün de söylediği gibi şudur: "Galatasaray menfaatleri için çalışmaya devam edeceğim...şakşakşak..."

Son cümle aslında yazının özetidir. Galatasaray değerleri ve terbiyesi önemli değildir. Önemli olan Galatasaray'ın menfaatleridir, paradır, stattır, Riva'dır, şampiyonluklardır...Birileri gelip Galatasaray'ın değerlerini ayaklar altına alabilir, yeter ki menfaatlarimize helal gelmesin...

8 Şubat 2011 Salı

Hiddink:"Beşiktaş'ta seçilecek Türk oyuncu yok"


Geçen dönemlerde Beşiktaş, yabancı sayısının arttırılmasına karşı Fenerbahçe'ye muhalefet etmiş, yabancı sayısının artması milli takımı zayıflatır tezini savunmuştu. Fenerbahçe'ye göre ise kaliteli yabancı oyuncuların Türkiye'ye gelmesi futbolumuzun gelişmesini sağlayacak, bu hem milli takıma ve hem de Türk futboluna fayda sağlayacaktı.

Açıkçası biz, Beşiktaş'ın görüşünü destekliyorduk, özellikle kendi bünyemizden yetişecek oyuncular az maliyetli, uzun vadeli ve milli takımı da destekleyici olacaktı...

Şimdi işler ve görüşler biraz değişti. Beşiktaş kadrosunu yabancı ve yabancı uyruklu Türk oyuncularla doldurdu. Yani görüşü ve eylemi değişmişe benziyor. Fenerbahçe ise "Aykut Kocaman" ile öze dönüş yoluna girmiş gözüküyor.(Aziz Yıldırım'ın "artık yerli bir hocayla çalışma vaktimiz geldi" sözü bir aldatma. Olası bir Daum faciasında, Aykut en iyi stepnelerden biriydi ve bu iyi plan devreye sokuldu)

Hiddink'in yaptığı açıklama Beşiktaş'ın durumunu ortaya koyuyor. Beşiktaş günü kurtarmaya yönelik kötü bir yolda...Sürekli para harcıyor, gelir-gider dengesi hiç yok. Geleceği karanlık...

Beşiktaş'ta sadece 12 tane öz Türk oyuncu var. Bunlardan Rüştü ve İbrahim Üzülmez'in zaten milli takım vakti geçti. Onur, Necip, Rıdvan, Erhan ve Güven'in milli takıma seçilme ihtimallerini siz düşünün. Geriye İbrahim Toraman, İsmail Köybaşı, Hakan, Cenk ve Nihat kalıyor.

Beşiktaş iyi bir yolda değil. Acilen popüler transferlerden vazgeçip öze dönmeli ve bütçesini düzeltmeldir. Beşiktaş battığında onu Quaresma kurtaramaz...

İlgili Bağlantılar
http://transfermarkt.com.tr/tr/besiktas-jk/startseite/verein_114.html

7 Şubat 2011 Pazartesi

Mete Fisunoğlu kimdir/tanıyalım?

1982 istanbul doğumlu

eğitim ve başarılar
fen fakültesi mezunu derece-elektronik mühendisliğinde-Işık üniversitesi
MS derece bilgi teknolojilerinde tasarım-İTÜ
basketbol başarı madalyası-BJK-1991
Istanbul satranç yarışmasında 3.lük-1993
halk dansı 1. `lik yer madalya ve kupa-1994
birçok yarışma için çizim ve kitapçıklar yaptı.


Birkaç Mimari görselleştirme işleri
elektronik mühendisi-scs bina otomasyon sistemleri
Tasarımcı ve postproductioner-pixelplus 3d interective
3d tasarımcı ve animatör-yoğurt teknolojileri

hobileri
görsel sanatlar ve tasarım
gitar ve davul çalıyor
bilgisayar oyunları ve simülasyonlar

sitesi: http://www.metefisunoglu.com/

Beşiktaş'a kartallı stat projesi(VİDEO)

Mete Fisunoğlu'ndan Beşiktaş'a kartalın kanatları altında bir stat projesi.

KARTAL STADYUM from mete fisunoğlu on Vimeo.

6 Şubat 2011 Pazar

Dünyanın en iyi maçı: Newcastle:4 Arsenal:4 (GERÇEK VİDEO-ÖZET)

Hatırladığım kadarıyla daha önce de "Dünyanın En İyi Maçı" diye bir başlık atmıştım, demek ki her güzel maça "en iyi" demek, ileride olabilecek "harikulade" maçlara haksızlık olabilirmiş.

Ben daha önce bir takımın maça 1-0 önde başladığını görmemiştim. Arsenal daha 42. saniyede 1-0 öne geçmişti. "Skorbort" dakika 25'i gösterdiğinde skor 4-0'dı ve Newcastle'lı oyuncular onlarca kamera içerisinde hangi kameramanın çıkıp "hey beyler bu bir kamera şakası. gerçek sanmadınız değil mi? ha ha ha" demesini bekliyordu, ama kameramanlar da bir hareketlenme yoktu.

Kendi evinde 60-70 bin kişiye karşı oynayan ve 4-0 geride olan bir takımı, başka hiçbir şekilde dövmeniz gerekmez: falaka, parmak kıstırma, koltuk altı koklatma...

50. dakikada Newcastle'ı futboluyla ve skorla döven Arsenal oyuncularından Diaby, kendini kaybederek Newcastle'lı bir oyuncuyu ancak eski mahalle kavgalarından görebileceğimiz bir şekilde "ensesinde tutarak" yere çaldı ve oyundan atıldı.




Bu dakikadan sonra biri tuhaf olmak üzere 2 penaltı kazanan Newcastle maçı 4-3'e getirmişti.


Dakika 87 olduğunda Tiote diye bir zenci oyuncu öyle bir gol atıyordu ki, golün uzaktan gelişine vole olarak atılmasına mı, yoksa 4-0'dan 4-4'ü sağlayan gol olmasının keyfini mi sürelim bilemedik.

Tiote'nin sevinci de "bir siyahın, ırkçı beyazlara karşı kazandığı" bir zaferin gösterisi gibiydi...Arada sosyolojik mesaj vermek lazım.

Uzun not: Bloğa eklediğimiz videolar çeşitli nedenlerle youtube'dan silinmektedir. Buna yapacak bir şey yok. Zaten youtube hesabımız şu an itibariyle kapatıldı. Biz de çok zahmetli olsa da başka sitelere yöneldik. Anlayış göstereceğinizi düşünyoruz.

n_a from bentolga on Vimeo.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Başkan Rüştü'ye dokundurtmadı


Bazı yöneticiler, Rüştü'nün eldiven ve kramponlarının F.Bahçe Müzesi'nden kaldırılmasını istedi. Ancak Başkan Aziz Yıldırım'ın talimatıyla eşyalar sergilenmeye devam ediyor.

Fenerbahçe ve Türk Milli Takımı'nın kalesinde gösterdiği başarılarla futbol tarihine adını yazdıran Rüştü Reçber, Başkan Aziz Yıldırım'la yaşadığı gergin süreç sonrası sarı-lacivertli kulüpten ayrılmış ve ezeli rakibi Beşiktaş'a transfer olmuştu. Ancak bu gerginliğin aksine, Başkan Aziz Yıldırım'ın geçtiğimiz süreçte Rüştü hakkında verdiği ilginç karar ortaya çıktı.

Şükrü Saracoğlu Stadı'nın altında 800 metrekarelik bir alana yapılan Fenerbahçe Müzesi'ne, takımda kaptanlığa kadar yükselmiş önemli sporcuların eşyalarına yer veriliyor.

Burada sarı-lacivertlilerde kaptanlık yapan Rüştü'nün eldiven ve kramponları da bulunuyor. Bazı yöneticiler, görevlileri belirli aralıklarla "Rüştü bizi terk edip gitti. Eşyalarını buradan kaldırın, sergilemeyin" diye uyardı.

Uyarıların sıklaşması üzerine görevliler Başkan Yıldırım'a durumu aktardı. Eşyalar hakkında nasıl bir uygulamaya gidileceğini sordular.

Yıldırım, olaya tepki göstererek "Olur mu öyle şey! Rüştü, Beşiktaş forması giyiyor olabilir. Ancak bizde kaptanlık yapmış, hizmetleri olmuş. Eşyalar kesinlikle kaldırılmayacak" deyince, kramponlar ve eldivenler sergilenmeye devam ediyor.

http://www.htspor.com/fenerbahce/haber/598373-aziz-yildirim-rustuye-sahip-cikti

İlgili Bağlantılar
Fenerbahçe Müzesi'nde Bir Gezinti

En iyi futbol filmleri

Uğur Vardan, gelmiş geçmiş en iyi 5 futbol filmini seçti.

En iyi futbol filmleri from bentolga on Vimeo.



1-Cehennemde İki Devre(1962)
Yönetmen: Zoltan Fubri


2-Dar Alanda Kısa Paslaşmalar(2000)
Yönetmen: Serdar Akar

Esnafspor adlı futbol takımı, Bursa'nın tarihi semtlerinden birinde esnaf ve orada ikamet eden mahalle sakinlerince kurulmuş olan amatör bir futbol kulübüdür. Brezilya Millî Futbol Takımı'ndan etkilenerek benimsedikleri sarı-yeşil formaları ile, Suat, Kıvırcık, Lango, Mercimek, Ateş, Onbaşı, Alağaçlı, Paşa, Boncuk, Selçuk, Niyazi, Turgay ve diğerlerinin, mahallenin genç ve yaşlı insanların top koşturdukları bir sıradan takımdır. Fırıncı Hamdi'nin bütün emeğini ortaya koyarak kulüp başkanlığını üstlendiği Esnafsporlu kişilerin en büyük tutkuları Bursa Amatör Kulüpler Ligi'nde şampiyon olmaktır. Mahalleye nereden ve nasıl geldiğini artık kimsenin hatırlamadığı Hacı, beş yıldır takımın baş antrenörlüğünü yürütmektedir. Fakat işler bir türlü yolunda gitmemekte, Esnafspor her maçtan mağlubiyetle ayrılmaktadır. Hacı'nın Esnafspor'u çalıştıracak, onlarla birlikte idmanlarda yer alacak genç bir yardımcıya ihtiyacı vardır. Sonunda semtin lisesinde beden öğretmenliği yapmakta olan Çetin'den yardım istemeye karar verir. Bu Esnafspor için yepyeni bir dönemin başlangıcıdır.



3-Ultra(1991)
Yön: Ricky Tognazzi

"Brigatte VENENO" futbol kulübü "AS Roma" dan bir fan grubudur. sonraki maç "Juventus Torino", klasik prestij düello aykırıdır. Principe, grubunun eski lideri hapse birkaç gün önce ilişiklerinin kesilmemiş olması. O, ama onun en iyi arkadaşı Red sadece grubun kontrol devralan olmadığını anlamak için aynı zamanda kız arkadaşı ile ilişkisi başladı. sıcak kanlı Principe ve mantıklı Kırmızı arasındaki rekabet grubu içinde endişeli bir ruh hali sağlar. Smilzo, grubun bir üyesi, başka bir fan grubu ile bir sokak kavgası sırasında ölünce, Kırmızı Principe bu felaketi sorumlu olmak olduğunu biliyor.(çeviri)



4-Looking For Eric(2009)
Yön: Ken Loach

Bir futbol fanatiği olan Eric postacıdır. Orta yaş krizi geçiriyor ve hayatı da her geçen gün daha kötü gidiyordur. Fakat bir gün oğlunun bir hapını içmesiyle efsane Eric Cantona sanrısına kavuşur. Cantona artın onun hayat koçudur. Önümüzdeki aylarda Filma Ltd. dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından vizyona çıkarılıyor. Eski futbolcu Eric Cantona'nın hayatından esinlenilerek yapılmıştır.



5-Damned United(2005)
Yön: Tom Hooper

İngiliz futbolunun gelmiş geçmiş en iyi hocalarından olan ve 2004 yılında hayata veda eden Brian Clough'un Leeds United'ın başında, sadece 44 gün süren teknik direktörlük dönemini anlatıyor.

4 Şubat 2011 Cuma

Almanya'da derbi haftası


Bir tarafta Ruhr, öte tarafta Hamburg derbisi. Tabii ki olarak gözler peri masalı gibi bir sezon geçiren Dortmund’un Schalke’yle oynayacağı mücadelede olacak. Ancak “butik futbolseverlerin” kahverengi rüyası St.Pauli, derbi rakibi Hamburg’a misafirliğe gidiyor. Almanya’da müthiş hafta sonu.

Haftanın öne çıkanları hiç kuşku yok ki Ruhr ve Hamburg derbileri. Biri şampiyonluk yarışı için diğeri düşmeme mücadelesi için önem taşıyor. Bayern’in son dönemdeki çıkışı da dikkate değer. Köln’ün Bayern’e karşı özel savunma tedbirleri alması şart. Ligin dibinde ise çok ilginç bir maç var: Mönchengladbach-Stuttgart. Bu maç ilk yarıdaki 7-0’ın rövanşı olacak.

Haftanın Maçı: Dortmund – Schalke

Ruhr derbisine Dortmund “GuRuhrlu” çıkıyor. Nitekim müthiş bir sezon geçiriyorlar. Schalke bu sezon malum, kötü bir sezon geçiriyor ama Dortmund’un evinde iki takımın oynadığı son 11 maçtan sadece birini kazanabildi. Derbi derbidir, sağı solu belli olmaz. Ancak bu sezon Dortmund çok iyi savunma yapan bir ekip görüntüsünde. Sezon başından beri toplam 12 gol yedi ve bu istatistik ilk 20 maça bakıldığında kulüp tarihinin rekoru.

Gece, melek ve bizim çocuklar!

Hamburg – St. Pauli… Bu derbi kenti ikiye ayırıyor ve bu defa kentin asi çocukları “büyük ve mağrur” Hamburg’un evine gidiyor. İlk yarıda Milerntor’da oynanan maç 1-1 sona ermişti. Aslında bu sonuç St. Pauli için oldukça iyi bir neticeydi. Çünkü 1977 yılındaki 2-0’lık galibiyetten beri “Kurukafa”nın yüzü bir türlü gülmedi. St. Pauli bir türlü kazanamıyor. Bu maçın sonucu her ne olursa olsun, asıl kazanan gençler olacak! Maçta oynayacak 22 oyuncunun dokuzu iki takımın altyapılarına yetişti: Hamburg’dan Sowah, Trochowski, Choupo-Moting veTunay Torun, St. Pauli’den Hennings, Takyi, Pliquett, Kalla ve Boll sadaha olacak.

Dibe vurduysan ya da hâlâ düşüyorsan!

Mönchengladbach ve Stuttgart… Almanya futboluna damga vurmuş iki büyük kulüp, bu hafta sonu Bundesliga’nın dibindeki iki takım olarak karşılaşıyor. İkisinin de 16 puanı var. Stuttgart 17.,Mönchengladbach 18. sırada. Eğer böyle devam ederlerse önümüzdeki sezon 2. Bundesliga’nın marka değerini bayağı yükseltecekler. Ligin ilk yarısındaki maçta Stuttgart maçı 7-0 kazanmıştı ki Mönchengladbach’ın “yediği” hanesinde yazan 50 gole Stuttgart nefis bir katkı yaptı. Heyhat puanlar eşit. Çok enteresan bir maç olacak, kıyı köşe maçları sevenler için nefis bir haftasonu eğlencesi.

Bayern işbaşında

Son beş maçta 13 puan toplayarak ismini ve cismini tekrar hatırlatan Bayern Münih, bu hafta deplasmanda düşmeme mücadelesi veren Köln’le oynuyor. Köln bu haftayı da eli boş kapatabilir. Geçen hafta St. Pauli’ye 3-0 yenilmeleri bayağı canlarını sıkmış olmalı. Köln, Bayern’e karşı son galibiyetini 3-1’lik skorla 16 yıl önce kazandı. Bayern’in hücum gücü de Köln için baş belası denecek düzeyde. Mario Gomez ve Thomas Müller’in toplam gol sayısı 22 ve bu sayı Köln’ün bu sezon kaydettiği gol sayısına eşit. Ancak bu maçta iki takımın şansı pek de eşit gibi değil.

Maç Programı:

Cuma: 21.45 Dortmund – Schalke
Cumartesi: 16.30 Köln-Bayern Münih, Hannover – Wolfsburg,
Hoffenheim-Kaiserslautern, Mainz-Werder Bremen, Nürnberg-Leverkusen 19.30 Mönchengladbach – Stuttgart
Pazar: 16.30 Hamburg – St. Pauli 18.30 Freiburg – E. Frankfurt



http://tr.eurosport.com/futbol/bundesliga/2010-2011/derbi-kiyameti_sto2651298/story.shtml

Geri plandaki güzel işler: Orhun Ene


Banvit Basketbol Kulübü'nde, A Takım Başantrenörü Orhun Ene'nin, Türk Milli Takımı Başantrenörlüğü'ne getirilmesinin sevinci yaşanırken; başkan Özkan Kılıç, "Doğru insanlarla çalışmanın gururunu yaşıyoruz" dedi.

Özkan Kılıç açıklamasında; "A Milli Basketbol Takımımız’da gerçekleştirilen yeni yapılanmada Orhun Ene’nin başantrenörlüğe getirilmesi, bizim de geçmiş dönemde A Takımımız’ı Orhun Ene’ye emanet etmemizin ne kadar doğru bir hamle olduğunu tescillemiş oldu. Bu konuda büyük gurur yaşıyoruz. Orhun Ene bundan sonra hem Banvit A Takımı’nı, hem de A Milli Takımı çalıştıracak. Dolayısıyla bu iki görevle birlikte daha çok iş ve sorumluluk almış olacak. Ancak Orhun’un bu görevleri layıkıyla ve başarıyla yürüteceğine olan inancımız tam. Önümüzdeki dönemde A Milli Takımımız'ın daha büyük başarılara ulaşması için elinden geleni yapacaktır. Biz de Orhun Ene ile daha uzun yıllar birlikte çalışmak istiyoruz" dedi.

http://www.ajansspor.com/basketbol/tbl/h/20110204/banvitin_orhun_ene_mutlulugu.html?ref=satb1

Dünyanın en sadık futbolcuları


Bu yazımızda takımlarında uzun süre oynamış ve o takımla özdeşleşmiş oyuncuları inceleyeceğiz.

1-Noel Bailie, Linfield FC: Bu oyuncuyu tanıyan az kişi vardır sanırım. Kuzey İrlanda'da top koşturan oyuncu 39 yaşında ve 24 yılı aşkın bir süredir aynı takımın formasını terletiyor.

2-Rogerio Ceni, Sau Paulo: 21 yıldır Sau Paulo'da forma giyen kaleciyi attığı frikiklerden tanıyoruz. Ceni şu an dünyanın en çok gol atan kalecisi.

3-Ryan Giggs, Man United: Sol diyince, futbolda akla gelen ilk isimlerden. Giggs, 20 yıldır Manu'da.

6- Francesco Totti, Roma: Onu Roma'dan başka bir takımda düşleyen çok oldu...Ama Roma=Totti'dir. Tam 18 yıldır Roma'da.

10-Paul Scholes, Man United: Modern futbol'da ideal orta saha oyuncusu. Onu izlemek hâlâ çok keyifli. 17 yılı devirdi Scholes.

kaynak:http://www.transfermarkt.com.tr/tr/default/treuestespieler/basics.html

Galatasaray tur için avantaj yakaladı: 3-2(VİDEO-ÖZET)


Gaziantepspor, Türkiye Kupası çeyrek final ilk maçında GS'yi 3-2 mağlup etti. Galatasaray yenilmesine rağmen tur için iyi bir skor aldı.

Stadyum: Kamil Ocak
Tarih / Saat: 03.02.2011 / 20.00
Hakemler: Özgür Yankaya, Volkan Narinç, Asım Yusuf Öz Dördüncü hakem: Mesut Çarık
Hava Durumu: Gaziantep’te maç günü parçalı bulutlu bir hava bekleniyor. Sıcaklık en düşük -2, en yüksek ise 7 derece olacak.
Yayın: TRT 1 & TRT 6
İnternet: www.galatasaray.org

Galatasaray
Zapata, Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin, Lucas Neill, Hakan Balta, Lorik Cana, Emmanuel Culio, Yekta Kurtuluş (Dk.46 Mustafa Sarp), Kazım Kazım (Dk.69 Milan Baros), Harry Kewell (Dk.64 Aydın Yılmaz), Bogdan Stancu

Yedekler
Aykut Erçetin, Emiliano Insua, Aydın Yılmaz, Mustafa Sarp, Serkan Kurtuluş, Emre Çolak, Milan Baros

Gaziantepspor
Karcemarskas, El Yasa, Yalçın, Dany, Ivan de Souza (Dk.71 Şenol), Murat (Dk.86 Hürriyet), Zurita, Hakan Duyan, Popov, Olcan (Dk.71 Sosa), Wagner

Sarı Kartlar
Dk.13 Murat Ceylan, Dk.40 Wagner, Dk.79 Elyasa, Dk.85 Şenol (Gaziantepspor), Dk.14 Stancu (Galatasaray)

Goller
Dk.17 ve 77 Cenk Tosun, Dk.67 Elyasa (Gaziantepspor), Dk.38 Kazım Kazım, Dk.62 Bogdan Stancu (Galatasaray)

3 Şubat 2011 Perşembe

5iktaş beşledi: 5-0(VİDEO)


Beşiktaş Türkiye Kupası çeyrek final ilk maçında Gaziantep BB'yi 5-0 yenerek turu büyük ölçüde geçmiş oldu. Beşiktaş yarı finale kaldığı takdirde, Gaziantep-Galatasaray eşleşmesinin galibi ile oynayacak.

MAÇIN AYRINTILARI

Stat: Fiyapı İnönü
Hakemler: Deniz Çoban, Erdinç Sezertam, Serkan Akarca, Murat Türker (4.)

Beşiktaş: Hakan Arıkan, İsmail Köybaşı, Manuel Fernandes, Tomas Sivok, Quaresma (Dk.68 Onur), Roberto Hilbert, Bobo, Ekrem Dağ (Dk. Erhan Güven), Necip Uysal, İbrahim Toraman, Fabian Ernst
Yedekler: Rüştü Reçber, Onur Bayramoğlu, İbrahim Üzülmez, Simao Sabrosa, Hugo Almeida, Erhan Güven
Teknik Direktör: Bernd Schuster

Gaziantep Bş. Bld.: Kazım, Ferit, Mehmet Uğur, Ramazan, Ahmet, İbrahim Ferdi (Dk.58 Zafer), Eren, Serdar (Dk.86 Hakan), Mustafa (Dk.76 Buğra), Osman, Onur Kalafat
Yedekler: Onur Bulut, Zafer, Ali, Buğra, Volkan, Abdullah, Hakan
Teknik Direktör: Erol Azgın

Goller: Bobo (Dk.23-50), Fernandes (Dk.31-48), Quaresma (Dk.62)

Sarı Kartlar: Ferdi (Dk.56), Quaresma (Dk.56), Hilbert (Dk.72), Mustafa Marangoz (Dk.72)




2 Şubat 2011 Çarşamba

Fenerbahçelilerden Türk Telekom Arena Reklamı(VİDEO)

Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı sürekli yenmesinden yola çıkılarak kurgulanan reklam çekimi, Galatasaraylıları kızdırabilir...

Genelde en iyi Beşiktaş



''Dünyanın En İyi Futbol Takımları'' değerlendirmesinde, ilk 100 içinde Türk takımlarından sadece Beşiktaş yer alabildi

IFFHS'nin Dünyanın En İyi Futbol Takımları sıralamasında Lig, kupa ve Avrupa'da mücadele eden tek takım olan Beşiktaş, sıralamada 187,5 puanla 26. durumda yer alarak ''en iyi'' konumdaki Türk ekibi olmayı başardı.

Bu sezon istikrarsız performansıyla dikkati çeken, ancak Trabzonspor galibiyetiyle büyük moral bulan Fenerbahçe, lig lideri Trabzonspor, kötü sonuçlar alarak taraftarlarını düş kırıklığına uğratan Galatasaray ve son şampiyon Bursaspor ise ilk 100 takım arasına giremedi.

1 Şubat 2010 ile 31 Ocak 2011 tarihleri arasında kulüplerin yaptığı resmi maçlarda aldığı sonuçlar baz alınarak yapılan değerlendirmede, Fenerbahçe 110,5 puanla 137'nci, Trabzonspor 101 puanla 165'inci, Galatasaray 98 puanla 165'inci, Bursaspor ise 93 puanla 185. sırada yer aldı.

İNTER ZİRVEDEKİ YERİNİ KORUDU
IFFHS Dünyanın En İyi Futbol Takımları sıralamasında İtalya'nın İnter takımı zirvedeki yerini korudu.

Son aylarda zirvedeki yerini koruyan İtalyan temsilcisi 312 puanla ilk sıradaki yerini alırken, ikincilikte 292 puanla İspanyol ekibi Barcelona, 3. sırada ise 278 puanla Alman ekibi Bayern Münih yer aldı.

IFFHS ''Dünyanın En İyi Futbol Takımları'' değerlendirmesinde ilk 10 sırayı oluşturan ekipler ve Türk takımlarının durumu şöyle:

Sıra Kulüp Ülke Puan
1- Inter İtalya 312
2- Barcelona İspanya 292
3- Bayern Münih Almanya 278
4- Real Madrid İspanya 244
5- Liverpool İngiltere 234
6- SC İnternacional Brazilya 231
6- Estudiantes Arjantin 231
8- FC Porto Portekiz 228
9- Manchester United İngiltere 226
9- Atletico Madrid İspanya 226

26. Beşiktaş Türkiye 187,5
137. Fenerbahçe Türkiye 110,5
153. Trabzonspor Türkiye 101
165. Galatasaray Türkiye 98
185. Bursaspor Türkiye 93


http://www.htspor.com/besiktas/haber/597548-kartal-ucusa-gecti

Galatasaray'ın çilesi bitmiyor(VİDEO)

Bursaspor-Galatasaray maçının öncesi ve sonrasını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz...

31 Ocak 2011 Pazartesi

Beşiktaş'ın yolu güzel(VİDEO-ÖZET)


Lig TV'de İBB-Beşiktaş maçını izliyorum. İlk 15 dakika Beşiktaş'ın kalecisini görmedim. Sanki iki kale yok, tek kale var. Sanki mahallenin ağbileri Beşiktaş'ta, çoluk çocuklar da İBB'de. Beşiktaş "bizim işimiz futbol oynamak" gibi oynuyor. İşini yapıyor, ama bitiremiyor.

İlk yarının ortalarında maç duruldu. Beşiktaş'ta golü yedi. Cenk "o topu yumruklasan" ne güzel olurdu yavrum, bugün "şampiyonluk yolunda Beşiktaş" diye sür-direkt-düz manşetler atılmaz mıydı?

Simao da ne güzel gol atmış be kardeş...Film çekimi gibi valla.

Aurelio'nun atıldığı poziyon öyle basit, sarı kartlık gibi ama...Kırmızı da çok ağır karar değil. Zaten Aydınus eli cebinde bir hakem. Ona bu payeyi verirsen, o da seni duşunu alman içini dışarı gönderir. Aydınus iyi hakemdir, Bünyamin'den iyi bi kere...

Bünyamin otorite sevdalısı...ama copunu her seferinde evde unutuyor. FB-TS maçında da unutmuş.

İBB kazandı, kutlamak gerek. Ama bi oturup düşünsünler biz ne yapıyoruz, kime oynuyoruz diye? Abdullah Avcı, senin ne yaptığını anlamıyoruz, takımının da.

Beşiktaş'ın önünde Bursaspor maçına kadar bal-kaymak fikstür var. Beşiktaş seneye UEFA'da olacak büyük ihtimal, iyi futbol oynarak, futbol oynarak.

30 Ocak 2011 Pazar

Ahmet Çakır:"Mektup yollansa 3 günde giderdi"


Bu maça kadar Ufuk Ceylan'ın bugüne kadarki Galatasaray'ı neredeyse mahveden fiyaskolarına karşın iyi bir kaleci olacağına inanmaya çalıştım. Ancak bu karşılaşmada yediği iki golün ardından artık ondan hiçbirşey olmayacağı yolundaki görüşe ben de sonuna kadar katılıyorum.

İlk golde Batalla'nın ortasına Kenny Miller'le birlikte çıkarkenki yetersizliği alışılmış bir durumdu diyelim. Çünkü öyle bir topa 1.96'lık kaleci elleriyle geliyorsa rakip forvet bundan korkar. Oysa böyle pozisyonlarda hep Ufuk korkuyor ve Galatasaray kaybediyor. Temel kalecilik bilgi ve nitelikleri açısından da Ufuk için olumlu birşey söyleyebilme olanağı kalmadı.

İkinci golde Vederson santradan nasıl olsa ilk yarı bitiyor diye yani laf olsun kabilinden vurdu. Rahmetli Vedat Okyar'ın deyişiyle oradan kaleye mektup yollansa 3 günde giderdi. Ancak Ufuk'un duruşu, hamlesi ve her hali o kadar komik-acıklıydı ki, adeta bu topu özellikle içeri attı! 'Ne diye beni kaleye geçiriyorsunuz? Hâlâ akıllanmadınız mı?' der gibiydi.

Oysa başabaş giden bir maçtı ve belki de Cim Bom kaderini değiştirebilecek bir iş yapacaktı. Hagi'nin sahada Yekta ve Culio varken bir de Emre Çolak ısrarının anlamsızlığı pek sorun olmadı. İkinci yarı başında da bunu düzeltti. Bu tercih yüzünden ilk yarıda Kazım ilerde çok yalnız kaldı ve oynama isteğini de kaybetti.

Aslında Galatasaray sessiz sedasız bir toparlanma dönemine girmişti. 2'si hazırlık maçı da olsa son 7 karşılaşmada hiç yenilmemiş olmak yabana atılacak bir iş değildi. Takımın yeniden gerçek kimliğine kavuşabilmesi için bu yenilgisizlik sürecinin belli bir noktaya kadar götürülebilmesi lazımdı. Gelgelelim kalesi boş bir takımın bunu başarabilmesi nasıl mümkün olabilirdi?

Aslında Ufuk, Sivasspor maçında da son dakikadaki hatasıyla 2 puanı kaybettirecekti. Penaltı noktası üzerinden neredeyse gökyüzüne yükselmiş bir topa çıkmayıp çizgide çaresiz bekleyişi pahalıya malolabilirdi. Bu yetersizlikleriyle hem takımını yaktı hem kendi sonunu hazırladı.

Böyle bir yıkıma karşın yine de Cim Bom ayağa kalkabilecek gibiydi. Ona da Ayhan izin vermedi. Aslında çok basit bir çalımı atamayıp sonrasında topu kendi kalesine doğru iten rakibe yaptığı faul kesinlikle kartlık değildi. Ancak ilk yarının sonunda hakem Bülent Yıldırım'a o kadar çirkin hareketler yaptı ki belli ki hakem orada sadece sarının yetmediğini düşünmekten kendini kurtaramamıştı.

Artık şu kesin olarak ortaya çıktı: Hagi takımı yenileme konusunda daha radikal davranmalı. Ayhan'la birlikte çarpışan araba gibi oynamaktan vazgeçmeyip daha 10. dakikada kendini sakatlayan Barış Özbek, asla Galatasaray düzeyinde bir oyuncu olamayan Mustafa Sarp ve Aydın Yılmaz'la da boşuna vakit kaybedilmemeli.

Bursaspor hiçbirşey oynamadan sezonun en kolay galibiyetini aldı. Galatasaray'dan başka hangi rakip olsa dün akşam 1 puana bile şükredecek durumda kalabilirlerdi. Rakibin 10 kişi kaldığı bölümde bile üstünlük kuramadılar ama böyle bir dönemde gelen 3 puan onların işini görmeye yetiyordu. Üsttarafına çok da kulak asacak değillerdi.

http://www.sporyazarlari.com/ffutbol/galatasaray/ahmet-cakir/30-01-2011/kalecisizlik-ve-kaptan-ihaneti/310445.aspx

Galatasaray bitap: 2-0(VİDEO-ÖZET)


Süper Lig 19. haftası Cumartesi maçında Bursaspor, Galatasaray'ı 2-0 mağlup ederek zirve yolunda yürüyüşüne devam etti. Galatasaray'da Ayhan çift sarı karttan kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bıraktı.

Stadyum: Bursa Atatürk
Tarih / Saat: 29.01.2011 / 19.00
Hakemler: Bülent Yıldırım; Gökhan Memişoğlu, Mehmet Cem Hanoğlu 4. Hakem: Mürvet Sezer

Galatasaray
Ufuk Ceylan, Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin , Hakan Balta, Insua, Barış Özbek (Dk.10 Mustafa Sarp), Ayhan Akman, Emmanuel Culio, Yekta Kurtuluş (Dk.72 Aydın Yılmaz), Emre Çolak (Dk.46 Stancu), Kazım Kazım

Yedekler
Aykut Erçetin, Aydın Yılmaz, Mustafa Sarp, Serkan Kurtuluş, Ahmet Kesim, Stancu, Anıl Dilaver

Bursaspor
İvankov, Vederson, Ömer Erdoğan, Stepanov, Ali Tandoğan, Svenson, Bekir Ozan, Ozan İpek, Turgay (Dk.66 Volken Şen), Batalla, Miller (Dk.79 Sercan Yıldırım)

Sarı Kartlar
Dk.44 Stepanov, Dk.75 Ömer Erdoğan (Bursaspor), Dk.38 Sabri Sarıoğlu, Dk.45 Ayhan Akman, Dk.62 Servet Çetin, Dk.63 Culio, Dk.85 Kazım (Galatasaray)

Kırmızı Kart
Dk.64 Ayhan Akman (Galatasaray)

Goller
Dk.36 Miller, Dk.45 Vederson (Bursaspor)

29 Ocak 2011 Cumartesi

Bursaspor-Galatasaray maçına doğru(VİDEO)

Bursapor-Galatasaray maçı öncesi son durum...

Diyarbakırspor kapanma noktasında...(VİDEO)

Diyarbakırspor maddi imkansızlıklar yüzünden zor günler geçiriyor.

Beşiktaş batabilir


FIFA ve UEFA üyesi ülkelerin katıldığı “mali fair play” toplantısında Beşiktaş örnek gösterildi. Kartal’ın 6 sezonluk harcamasının 100 milyon euroyu aştığı, 2013-14 sezonuna kadar mali tablonun düzelmemesi durumunda kulübe ağır yaptırımların geleceğine dikkat çekildi..

Beşiktaş, yaptığı transferlerle dünyanın gündemine otururken, FIFA ve UEFA federasyonlarının “Mali fair play”ine de konu oldu.

53 Futbol Federasyonu’nun mali yetkililerinin katıldığı, İsrail’in Tel Aviv kentindeki toplantıda Beşiktaş’ın yaptığı harcamalar örnek gösterildi. Siyah-beyazlı kulübün son 6 dönemdir yapmış olduğu harcamaların 100 milyon euroyu aştığı vurgulanan toplantıda, bu kulübün gelir ve gider dengeleri arasında büyük farklılıklar oluştuğu kaydedildi. Beşiktaş’ın 2013-14 sezonuna kadar mali tablosunu düzeltmesi istenirken, toplantıda bu süre içerisinde ilerleme sağlamaması durumunda ağır cezalar gelebileceği de kaydedildi.


Tel Aviv’deki toplantıda, UEFA tarafından 2009’da kabul edilen ve 2013-14 sezonundan itibaren yürürlüğe girecek olan mali fair-play döneminin başlanacağının altı çizildi. 3 ayaklı toplantıların ikincisinin şubat ayı ortalarında Macaristan’ın Budapeşte kentinde yapılacağı belirtildi.

Kendi oyuncuları nedeniyle Beşiktaş’ı yakın takibe alan Portekiz basını da konuyu sayfalarına taşıdı.

http://www.ajansspor.com/futbol/superlig/h/20110129/ornek_oldu.html?ref=satb1

Galatasaray Lisesi Yıkılacak(VİDEO)


Beyoğlu için hazırlanan 1/1000 ölçekli koruma planına göre Galatasaray Lisesi kısmen yıkılacak, tescilli yeşil alanlar yapılaşmaya açılacak ve ilçenin tarihi dokusu önemli ölçüde zedelenecek.

kaynak: 26 0cak-2 Şubat 2011 Gırgır Dergisi, sf.2

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgileri şu bağlantıdan alabilirsiniz.Buradaki 24 Ocak 2011 tarihli habere göre;

2-Galatasaray Lisesi’nin arkasında yer alan eğilimli taş örgülü istinat duvarı yıkılarak, çevresindeki yapılar yüksekliğinde bir kat otoparkına dönüştürülecek


4 Ocak 2011 tarihli bir başka haberde Galatasaya Lisesi Mezunu Doğan Hasol'un konuyla ilgili söyledikleri şu:

“15-20 gün önce onaylanan bu plan koruma planı olmaktan çok yapılaşma planı gibi bir şey. Koruma Kurulu’ndan da geçmiş. Bir koruma planı birşeyleri korur. Galatasaray’ın arkasında meşhur rampayı kazıyorlar, istinat duvarı koyuyorlar. Önüne de 5 katlı bir bina yapıyorlar. Bunun gibi bir takım yapılaşmalar getiriyor. Bu planı yavaş yavaş uygulayacaklar.”



Bu konuda Galatasaraylıları ve İstanbulluları sağduyuya davet ediyoruz...

28 Ocak 2011 Cuma

Saffet Gurur Yazar Kimdir?


Beşiktaş'ın Ersan'ın yerine transfer etmek istediği oyuncu 1987 doğumlu. Sağ ayağını kullanıyor. Piyasa değeri 590.000 TL.

Son iki sezondur forma bulan Saffet, Karşıyaka'da toplam 53 maça çıkmış. Toplam 4 gol atmış, attığı gollerin hepsini kafayla kaydetmiş. Eski 2. Lig şimdiki 1. Lig'e gereken ilgi gösterilmediği için Saffet hakkında çok az bilgi bulabildik.

Hüseyin Ataş 7 Ocak 2011 tarihinde yazdığı yazısında Saffet'in Süper Lig'e gideceğini öngörmüştü:

Gurur Yazar / Karşıyaka (23)

Giray Kaçar’dan bu yana Süper Lig’e genç stoper ihraç edemeyen Bank Asya 1. Lig’in bu anlamda gelecek vaad eden bir oyuncusu. Topu oyuna iyi sokabilen bir stoper olarak dikkat çeken Gurur’u TRT 1 yerine Lig Tv’de izlememize pek kalmadı.



Ayrıca Sayın Ataş'ın Saffet hakkındaki kısa bir görüşü de şu:
Karşıyaka alt yapısından yetişen ve bu sezon savunmanın değişilmez isimlerinden biri olan Saffet Gurur Yazar ise bir diğer isim. Savunmanın stoper mevkiisinde oynayan Saffet duran toplarda ileri çıkan ve kafa vuruşlarıyla da gol arayan bir isim. Karşıyaka’nın ligdeki ilk galibiyeti olan Kartalspor deplasmanında kullanılan kornerde kafayı çakmış ve topu ağlara göndermişti. Fizikli stoperin adı geçtiğimiz sezon sonunda bir dönem Beşiktaş ile de anılmıştı.


İlgili Bağlantılar
http://www.futbolekstra.net/serdar-deliktas-saffet-gurur-yazar-ve-ferhat-kiraz-a2-millide/
http://www.futbolekstra.net/bank-asya-1-ligden-super-lige-goz-kirpan-genc-11/
http://www.transfermarkt.com.tr/tr/saffet-gurur-yazar/profil/spieler_58827.html
http://forum.turksportal.net/vb/showthread.php?t=51717

İnönü Stadı'nın öyküsü


Gelişen futbol endüstrisinin bir gereği olarak yeni ve modern stadyumlara geçmek kaçınılmaz bir zorunluluk. İnönü Stadı da bundan payını almak üzere.

Özellikle futbolda stadyumlar sadece müsabakaların yapıldığı sıradan tesisler olmanın çok ötesinde anlamlar taşır. Takımını bir aile gibi sahiplenen herkesin bir "ev"e ihtiyacı vardır ne de olsa. O evlerde zaferlerin olduğu kadar hüsranların hatıraları da saklanır. Her çivisi, her tuğlası kuşaktan kuşağa aktarılan bir miras gibi anlam kazanır taraftarın gözünde.

Galatasaray'ın Mecidiyeköy'den Seyrantepe'ye taşınmasının ardından Beşiktaş camiası da yeni bir eve kavuşmak için onay aldı. Evet, yeni evleri eski temellerin üzerinde inşa edilecek, ama tıpkı müsakil evlerin yıkılıp yerine koca koca apartmanların dikilmesi gibi, bu değişim pek çok hatıranın somut nesnelerini tarihe gömecek.

Bu nedenle İnönü Stadı'nın tarihini bir kez daha hatırlatmak istedik.

8 senelik uğraş

İnönü Stadı'nın hayat geçirilmesi için ilk adım projenin hazırlanmasıydı. Bunun için 1939'da İtalya'dan davet edilen ve bu konuda uzmanlığı bulunan dünyaca ünlü stadyum mimarı Paolo Vietti Violi, mimar Fazıl Aysu ve mimar Şinasi Şahingiray'la birlikte stadyum için seçilen Dolmabahçe Sarayı'nın eski hasahırlarının bulunduğu yere uygun bir plan hazırladı.

Stadın temeli 19 Mayıs 1939'da atıldı, ancak kısa bir süre sonra başlayan II. Dünya Savaşı, hemen her konuda olduğu gibi stad inşaatında büyük sıkıntılara yol açtı ve herhangi bir ilerleme kaydedilemedi.'nın getirdiği sıkıntılar inşaatı engelledi. Savaşın bitiminden 2 sene sonra, 19 Mayıs 1943'te yeniden bir temel atma töreni yapıldı ve hafriyat işine girişildi.

Stad projesinin önündeki en büyük problem arkada bulunan Gazhane tesisleriydi. Mimar Vietti Violi'nin çizdiği planın Gazhane'ya bakan kısmına el sürülemedi. Stadın diğer yerleri plana uygun olarak yapıldı. Ancak stadın Dolmabahçe Sarayı'na bakan yüzündeki büyük demir kapısının iki yanındaki duvara gömülecek tunç rölyefler yapılamadığı gibi, yine bu tribünün sahaya bakan yüzündeki iki küçük kulenin üzerine konulması gereken disk ve cirit atan sporcu heykelleri de yapılıp yerlerine konulamadı. Stadın Gazhane'ye bakan kısmı da yüksek bir taş duvarla kaplandı.

İnönü Stadyumu, 27 Kasım 1947'de Beşiktaş ile İsveç'in AIK Solna takımı arasında oynanan maçla açıldı. Bu stadyumdaki ilk golü de o zamanlar Beşiktaş’ın futbolcusu olan Süleyman Seba attı, ama 3-2 yenilmelerine engel olamadı.

Futbol ve siyaset


Türk Telekom Arena'nın açılışında yaşanan protestolar, futbol ve siyaset konusunu yeniden gündeme getirdi. Siyasetin futbola yönelik müdahelesi ülkemizde bir gelenektir. Bunun en eski örneklerinden biri de İnönü Stadı'nın ismi konusunda yaşandı.

1951'de iktidara gelen Demokrat Parti yönetimi, Milli Şef İsmet İnönü'nün saygınlığını her alanda yok etmek için elinden gelen her çabayı sarf etti. Bu uğurda İnönü Stadyumu ismini 1952'de Mithatpaşa Stadyumu'na çevirdi. 1960 Darbesi'nde bu hususu atlayan askeri yönetimin ayıbını, kenisinden sonraki kuşak 1973'te düzeltti.

Modernizm peşinde

Futbolun endüstriyelleşmesinin en önemli ayaklarından birini stadyumlar oluşturuyor. Bu konuda Avrupa'nın çok gerisinde olan Türk kulüpleri, dernek yapısında olmanın de dezavantajı ile kendi stadlarının sahipleri konumunda olamamışlardı. 2000'lere giderken çare olarak stadların kulüplere kiralanması konuldu ortaya. 1998 yılında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile Beşiktaş da böyle bir yol izledi. İki taraf arasında imzalan sözleşme stadyum 49 yıllığına kiralandı ve adı Beşiktaş İnönü Stadı olarak değiştirildi. İnönü Stadyumu ile ilgili tasarruflarda bulunmaya sadece Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’nin yetkili olduğu hukuken tescil edilmiş oldu

Yenileme çalışmaları

İnönü Stadı ilk inşa edildiği yıllarda günlük ihtiyaca göre düzenlenmiş, çok sayıda seyirci alacak kapasiteli tribünler yerine yapıda estetik görüntüye daha fazla ağırlık verilmişti.

İstanbul'un artan nüfusuyla orantılı olarak futbol seyircisi de bir çığ gibi büyüdükçe stad ihtiyaca cevap veremez oldu. 1947'de açıldığında 16,000 kişilik olan stadın kapasitesi 1950'li yıllarda, ilk olarak numaralı tribünün sol tarafına düşen bölüme 5 bin kişilik eklenti yapıldı. Bir süre sonra gazhanenin kaldırılmasıyla meydana çıkan arsaya 15 bin kişilik kale arkası tribünün yapılmasıyla stad ayakta 40 bin seyirci alacak duruma geldi. Stad uzun süre bu haliyle hizmet vermeyi sürdürdü.

2003-04 sezonunun tamamlanmasının ardından hemen başlayan çalışmalarla İnönü Stadı, yeni bir görünüm kazandı. Zemin indirme projesiyle, tribünler ile saha arasında artık sadece 4 metre uzaklık var. Bu sayede yüzde 50 artışla, toplam koltuk kapasitesi 21,500'den 32,145’e ulaştı.

Kapalı Tribünün'de bulunan basın tribünü, taraftarlardan gelen istek üzerine Numaralı Tribün kısmına alındı. Kapalı Trübünün orta bölümündeki localar, tribünlerle saha arasında bulunan tel örgüler kaldırıldı. Stadın giriş ve çıkışlarını rahatlatmak için kapı sayısı da yüzde 100 artırılarak, 36’dan 72’ye çıkartıldı. BJK TV için stat içerisinde bir bölüm yapıldı. Ayrıca, tuvalet ve büfelere yenisi eklenerek, bakımları tamamlandı.

http://www.goal.com/tr/news/2556/editoryal/2011/01/28/2327147/in%C3%B6n%C3%BC-stad%C4%B1nda-koca-bir-tarih

Türkiye Kupası Çeyrek Final Eşleşmeleri Değerlendirmesi


Türkiye Kupası'nda çeyrek finalde Beşiktaş-Gaziantep B.Belediyespor/Gaziantepspor-Galatasaray & İBB-Kasımpaşa/Gençlerbirliği-Bucaspor eşleşti.

Beşiktaş-Gaziantep BB:
Her zaman rakibine göre nispeten güçsüz takımların ilk maçı içeride oynaması bana göre bir kazanımdır. Çünkü ilk maçta çok yüksek ihtimalle alınan iyi bir sonuç, 2. maçta rakibi zora ve paniğe sokar. Gruplarda yenildiği rakibini BJK rahat geçer.

Gaziantep-Galatasaray: Antep iyi, fakat dengesiz bir takım. En zor eşleşme. Tecrübesiyle Galatasaray geçer ve Beşiktaş ile yarı final oynar.

İBB-Kasımpaşa: Kasımpaşa ligde kalma derdinde. Abdullah Avcı'nın kafasına UEFA hep vardır zaten. İBB turlar.

Gençlerbirliği-Bucaspor: Dönemsel performans sonucu belirler.

Türk Telekom Arena'da Beşiktaş mı oynayacak?


Beşiktaş Spor Kulübü İnöna Stadının yeniden yapılması sürecinde maçlarını Türk Telekom Arena'da oynamanın yollarını arıyor

İnönü yeniden yapılırken maçlarını G.Saray'ın stadında oynamak istiyorlar.Gelecek sezon için kendine yeni bir ev arayan Kartal, Kasımpaşa'nın stadına 15 binlik kapasitesi yüzünden sıcak bakmıyor. Siyah beyazlılar, 52 bin kişilik Türk Telekom Arena'yı ezeli rakibi Galatasaray ile paylaşmanın yollarını arıyor.

Galatasaray'ın yeni stadı Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'ya bir talip daha çıktı. Fiyapı İnönü'yü yıkıp yeniden yapmaya hazırlanan Beşiktaş da maçlarını Seyrantepe'de oynamak istiyor. Hüriyet gazetesinin haberine göre; Beşiktaş, Yaptığı flaş transferlerin ardından önce Buca sonra da Trabzonspor maçlarını kapalı gişe oynayan siyah beyazlılar daha büyük bir stada geçmek için düğmeye bastı.

İnönü için yıllardır beklenen müjdeli kararın Anıtlar Kurulu'ndan çıkması Beşiktaş camiasında büyük sevinç yaşattı. 120 milyon Euro'ya malolacağı bildirilen yeni stadın yapımı için mayıs ayında yıkıma başlanması kararlaştırıldı. Ancak gelecek sezon Beşiktaş'ın nerede oynayacağı konusu şimdiden tartışmaya açıldı.

Siyah beyazlı yöneticiler, ilk etapta ismi ortaya atılan Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı'na sıcak bakmıyor. Son maçlarda İnönü'de bile bilet taleplerini karşılayamadıklarını belirten yöneticiler, kapasitesi 15 bini dahi bulmayan bu statta oynayamayacaklarını belirttiler. Gözünü 52 bin kapasiteli Türk Telekom Arena'ya diken siyah beyazlılar seneye Galatasaray ile aynı stadı paylaşma amacındalar.

TALEBİ KARŞILAYAMIYORUZ

İkinci Başkanı Metin Keçeli "Beşiktaş'ın Türkiye'de futbolun kalitesini artırdığı ortada. Şu anda karar aşamasındayız. Gerekli bilgileri başkanımız Yıldırım Demirören'e ilettik. Önümüzdeki haftalarda konuyla ilgili açıklama yapacak" dedi.

Türk Telekom Arena: 52.650

Fiyapı İnönü: 32.086

Recep Tayyip Erdoğan: 14.580

Yıldırım Demirören: En iyisine layığız ÖNEMLİ olan Türk futbolunun çıtasının yükselmesi ve marka değeri. Beşiktaş Türkiye'yi en iyi şekilde Avrupa'da temsil ediyor. Bunun da karşılığı en iyi statlarda oynamak olacaktır. Bu Türk Telekom Arena ya da Olimpiyat Stadı olur. Yeter ki gerekli izinler sağlansın. 700-800 milyon dolarlık yatırımlar bir maçlığına oluşturulmaz. Yurt dışında da bunun örnekleri var.

Serdal Adalı: Kasımpaşa yetmez SON birkaç maçtır rakip takımların taraftarları bile bizden bilet talebinde bulunuyor. Kasımpaşa Stadı, böyle bir takıma yetmez. İnönü yıkıldıktan sonra maçlarımızı, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk futbolunun çıtasının yükseltmek için yaptırdığı Türk Telekom Arena'da ya da Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynayabiliriz.


http://haber.gazetevatan.com/besiktas-turk-telekom-arenayi-istiyor/355655/5/Spor

27 Ocak 2011 Perşembe

Süper Lig 19. Hafta Programı ve Hava Durumu

Süper Lig 19. haftasında üst sıralara doğrudan etki edecek önemli maçlar oynanacak.



Bu bağlantıdan maçlarda hava durumunun nasıl olacağını görebilirsiniz.

Ertuğrul Sağlam:"Galatasaray yukarı çıkmaya çalışıyor"(VİDEO)

Bursaspor maçı öncesi Ertuğrul Sağlam, Bekir Ozan ve İsmail Galatasaray maçına dair önemli açıklamalar yaptılar.

Beşiktaş az kalsın 7 yabancı oynatıyordu


Beşiktaş'ın 2-1 kazandığı maçın sonuna doğru oyuna girmeyen hazırlanan Ernst, az kalsın Beşiktaş'ı hükmen mağlup ettirecekti.

Duraklama dakikalarında sahada Quaresma, Hilbert, Fernandes, Guti, Simao ve Bobo ile 6 yabancı bulunduran Beşiktaş, Ernst'in de girmesiyle 7 yabancı olacak ve hükmen mağlup olacaktı.

Bu durumu engelleyen idari menajer Tuncay Yanık, oyuna Ernst yerine bir Türk oyuncu olan Ekrem Dağ'ın girmesini sağlayarak büyük bir facianın önüne geçti.

Beşiktaş-Trabzonspor Gazete Manşetleri

Bugün gazetede maçla ilgili güzel ve farklı başlıklar atılmış.



En güzel başlığı "Fotogol" atmış, ama bunu her hafta yapmaz umarım.

Bilgi: Büyük maçlar öncesi rahat bir uyku çekmenin yolları


Bir futbolcu 6 saatten az olmamak üzere 9 saate kadar uyuyabilir. Bu süre içinde vücutta yıpranan kaslar tamir edilir ve kaybolan enerji giderilir. Böylece büyüme hormonları artıp stres hormonları azalır.(kortizol)

Uyumayı hızlandırmak için, az protein içeren karbonhidratlı yiyecekler tüketilmeli. Protein, uyumayı kolaylaştıran serotonin ve melatonin hormonları üretmeyi sağlayan bir amino asit olan triptofan kaynağıdır. Bu yüzden en uygun yiyecekler meyve, kızarmış ekmek üzerine fıstık ezmesi, tuzsuz fıstık ve sütle karıştırılmış kepekli tahıldır.

Her akşam aynı saatte yatmak, vücuda uyku alışkanlığı kazandırır. Bu da rahat ve kolay bir uyku çekmenizi sağlar.

Uyumakta sıkıntı çekenler yataktan kalkıp kitap okuyabilir, yürüyüş yapabilir, yapılması gereken bir işi tamamlayabilir. Burada amaç biraz daha yorulmaktır. Yorgun vücut uykuya daha yatkındır.

Kaynak: FFT, Ocak 2011, sf. 141

5arcelona bildiğiniz gibi: 5-0(VİDEO-ÖZET)

Barcelona,İspanya Kupa mücadelesinde Almeria'yı 5-0 yenerek yoluna devam etti. Bu skorla Barcelona bu sezon 5 gol ve üzeri attığı 9. maçına ulaştı.

Sadece Quaresma: 2-1(VİDEO-ÖZET)


Beşiktaş Türkiye Kupası 4. maçında Trabzonspor'u Almeida ve Quaresma'nın müthiş golüyle 2-1 mağlup ederek çeyrek finale kaldı. Trabzonspor'un golünü Alanzinho attı.

Quaresma'nın golünü görmeyen "ben gol gördüm" demesin.

MAÇIN AYRINTILARI
Stat: Fiyapı İnönü
Hakemler: Cüneyt Çakır, Aleks Taşçıoğlu, Orkun Aktaş, Tayfur Özkan (4.)

Beşiktaş: Cenk Gönen, İsmail Köybaşı, Quaresma, Hilbert, Nobre (Dk.65 Fernandes), Guti, İbrahim Toraman, Ersan Gülüm (Dk.90+3 Ekrem Dağ), Simao Sabrosa, Hugo Almeida (Dk.77 Bobo), Mehmet Aurelio.

Yedekler: Hakan Arıkan, Manuel Fernandes, İbrahim Üzülmez, Bobo, Ekrem Dağ, Necip Uysal, Fabian Ernst

Teknik Direktör: Bernd Schuster

Trabzonspor: Onur, Tayfun, Giray, Glowacki (Dk.44 Mustafa), Ferhat, Ceyhun, Sezer (Dk.82 Colman), Yattara, Piotr Brozek (Dk.68 Umut), Alanzinho, Pawel Brozek

Yedekler: Barış, Bora, Colman, Engin, Mustafa, Umut, Mehmet

Teknik Direktör: Şenol Güneş

GOLLER: Hugo Almeida (Dk.10), Quaresma (Dk.29), Alanzinho (Dk.46)

SARI KARTLAR: Sezer (Dk.24), Alanzinho (Dk.35), Ceyhun (Dk.55), Quaresma (Dk.55), Mustafa (Dk.73), Colman (Dk.87)



Bu maça gölge düşüren tek şey sezonun en iyi çıkış yapan oyuncularından Ersan Gülüm'ün sezonu kapatması oldu.

Maçla ilgili köşe yazıları
Anne Beni Uzaylılar Kaçırıyor - Ali ECE

26 Ocak 2011 Çarşamba

KİTAP: Pullarla Dünya Kupası Tarihi



Bugüne kadar Dünya Kupası tarihi ile ilgili olarak yüzlerce kitap yazıldı. Ancak bu kitap, Dünya Kupası ve futbolun tarihçesini pullar üzerinden anlatan ilk kitaptır. Kitaptaki malzemenin tamamına yakını Hayri Cem’in özel koleksiyonundan alınmıştır.

Hazırlanan en kapsamlı koleksiyonlardan birini içeren kitabın önemli işlevlerinden biri pulların görsel bir malzeme olarak kullanılması, aynı zamanda da dünya kupası tarihini, maç skorları ve oyuncu kadrolarıyla anlatmasıdır. Bir başka önemli özelliğiyse pulların orijinal boyutlarıyla sergilenmesidir.

Futbol pulu koleksiyoncuları bu kitap sayesinde milyonlarca pulun yer aldığı katalogları karıştırmak zorunda kalmadan aradıkları birçok pul hakkında bilgi sahibi olabileceklerdir.

Kitap Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanmıştır. Hem dünya kupası tarihinde hem de pul koleksiyonculuğunda benzersiz bir çalışmadır. Futbol meraklılarına ve koleksiyonculara duyurulur!..

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=117796

Bilgi: 10 Kişi kalmış bir rakibe karşı nasıl oynanır?


Aslında rakibinizin 10 kişi kalması sayısal olarak size bir üstünlük sağlasa da kısa bir süre için bazı mahsurları vardır. Eksik rakibe karşı oyuncular, taraftarın da etkisiyle bir an önce gol atabilmek için telaş yapabilir.

Eksik rakibe karşı yapılacak en iyi taktik beklerin oyuna katılıp sürekli ileri çıkmasıdır. Bu şekilde rakibi zorlayabilir, oyunu biraz daha açarak pozisyonlar bulabilirsiniz.

Rakibin ne zaman 1o kişi kaldığı da önemli. Son 5 dk. 10 kişi kalmış bir takıma karşı sahip olduğunuz sayısal üstünlüğü kullanma şansımız az, zaman az çünkü. Ama daha erken 10 kişi kalan rakibinize karşı bol pas yaparak rakibi yormak, beklerin oyuna etkin katılımını sağlayıp orta ve özellikle ara pasları yapmak size birçok pozisyon ve gol kazandırabilir.

Kaynak: FFT, Ocak 2011, sf. 145

FAİR-PLAY'IN ALÂSI (VİDEO)

Aşağıdaki maçta beyaz takımın bir oyuncusu sakatlanıyor ve takım arkadaşları tedavisi için topu taca atıyor. Ardından mavi takımın oyuncusu topu iade etmk için uzun bir vuruş yapıyor, fakat vuruş gol oluyor!

Küçük bir tartışmadan sonra beyaz takım santra yapıyor, mavi takım da dürüst oyun çerçevesinde beyaz takım oyuncusuna müsaade edip golü atmasını sağlayarak güzel bir görüntü sunuyor.

Bilgi: Futbolda Devre Arası Beslenme


Futbol uzmanlarına göre maç öncesi veya devre arasında enerji takviyesi yapmak için en uygun yiyecek portakal. Fakat portakala bir rakip var: İncirli bisküvi.

İncirli bisküvi içerdiği basit ve bileşik karbonhidratlar sayesinde oyuncunun maçın 2. yarısında ulaşması gereken enerji düzeyine çıkmasına yardımcı oluyor.

Yüksek derecede sodyum ve potasyum gibi kasların sıcak kalmasını sağlayan ve hidrasyonu düzenleyen iki elektrolit içeriyor. Bu yüzden devre arasında bir bardak su ile bir-iki incirli bisküvi yemek oldukça faydalı.

Artık birçok oyuncu devre arasında incirli bisküvi yiyor, portakal yerini incirli bisküviye bırakıyor. Bunun sebebi de, portakalda karbonhidat olmasına rağmen bazı zamanlarda elektrolit bulunmuyor. Ayrıca fruktoz içerdiğinden fazla tüketildiğinde mide sorunlarına yol açabiliyor.

Kaynak: FFT, Ocak 2011, sf. 135

24 Ocak 2011 Pazartesi

22 Ocak 2011 Cumartesi %100 Futbol programı(VİDEO)

Rıdvan Dilmen'i kulübede görmek isteriz, ama onu dinlemek hiçbir şey öğrenmesek de anlık olarak çok güzel...Fenerbahçe'nin ayrıntılı konuşulduğu programı aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz...

22 Ocak 2011 Cumartesi %100 Futbol programı from bentolga on Vimeo.

Kitap: Adamın Abdalı Kaleci Olur(Fatih Uraz)



İngiliz futbol kültüründe kalecilerin (bir de sol açıkların!) hafif deli olduğuna inanılır. “Adamın aptalı kaleci olur,” diye bir söz de var. Öyle ya, kim gönüllü yapar bu mesleği? Bir anlık bahtsızlığın ya da tümüyle çaresiz bir golün, sayısız mükemmel kurtarışla kazanılmış alkışları anında unutturuvermesini kim sineye çeker? Ama “aptal” yerine “abdal” demeliyiz galiba. Dünyadan ve benliğinden geçmiş ermiş kişilere, derviş gönüllülere dendiği gibi… Fatih Uraz, kaleciliğin kitabını yazdı!
Uraz, kılık kıyafetlerinden ruh hallerine, gurur ve sevinçlerine... bu abdalların dünyasını anlatıyor. Kendi zengin deneyiminden anıların yanı sıra, pek çok meslektaşının yaşadıklarından sahneler aktarıyor. Dünyanın ve Türkiye’nin çok sayıda ünlü kalecisini ince ince değerlendiriyor, beş penaltı atarcasına...
Kaleciliğin “sırları” nelerdir? Hangi kalecilik usulü en “doğrusu”dur, hangi kaleciler sahiden en büyüktü? Kaleyi savunan yalnız adamların teknik ve taktik ustalıklarını, her futbolseverin ilgisini çekecek bir iştah ve genişlikle anlatıyor.
Fikret Doğan’ın artistik bir plonjon kadar nefis önsözüyle…


http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=571839